Bu satırları okumaya başladığınız şu an, yaşamınızın kalan süresinde yeni seçimler yapma ihtimalinizi fark edebileceğiniz bir zaman olabilir. Çünkü bilge yanımız bizi, 'tesadüf' dediğimiz yollarla arzu ettiğimiz noktalara taşır. Gerekli mesajları birinden duyabilir, bir duvar yazısında görebilir ya da bir yazıda okuyabiliriz... Bunun esas nedeni bilinçaltı mekanizmamızın istediğimiz sonuçlara giden yola ışık tutmak için seçici algılama yetisini devreye sokması... Beynimizdeki bilindiği kadarıyla yüz milyon nöron hücresi, uykudan kalktığımız andan itibaren bildiğimiz yaşam içinde yol alabilmemiz adına koordine olmaya başlıyor. Peki neye gör? Önce ihtiyaçlarımıza, sonra tabi ki inanç ve düşünce sistemimize göre... Peki nası? Kendi matematiğinin, geometrisinın formülleriyle!
Size bu matematiğin işleyiş biçimini anlatarak daha kaliteli bir yaşamın kişisel formüllerini gerçekleştirmeniz yolunda bilgi paylaşacağım. Bilgi tüm çağlarda en önemli güç olmuştur. İhtiyaçlarınız vahşi bir tabiat, inançlarınız ise sözü koşulsuz dinlenen bir komutan gibidir ve size hangi çerçeveler içinde düşüneceğinizi söyler. Bu yaşınıza kadar ebeveynlerinizden ve sizin hakkınızda size söylediklerinden oluşan bir kare çizer. Artık bu sınırların dışında düşünemezsiniz. Kişisel tecrübelerinizle o karenin içinde desenler oluşturmaya başlar zihniniz. Bu sayede bir buz pateni sahasında kendi dansını yapan patenci gibi özgün desenlerinizi oluşturduğunuz bir haritaya sahipsinizdir artık. Bu haritanın temel desenleri 0 - 11 yaş aralığında oluşur. 21 yaşına dek detaylanır ve sonrasında hep benzer desenler üzerinde dans edip durursunuz. "Zihinden davranışa daima tecrübeyle öğrenip ezberlediğimiz bir yoldan gideriz. Böyle gördüğümüz için... Bilmediğimiz konuyu dahi benzer konudaki tecrübemizle yönetiriz. Görmeye değil bakmaya, varsayımla yol almaya alışkın bir 'zihinsel kölelik' halinde yaşar gideriz."
Nesneler, olay örgüsü ve durumlar beynin karanlık bir bölümünde ürettiğimiz desenlere uygun şekilde yorumlanarak vereceğimiz tepkileri belirler. Esasında bir çeşit programlanabilir biyolojik bilgisayarlar gibiyiz. Daha derinde karenin etrafını çerçeveleyen ve genetik hatıralarımızın etkilerinden oluşan bir de daire vardır.
Bu yazımda size vereceğim formül bugünden daha iyisine doğru bir adım!
Yapmamız gereken, güçlü bir duygusal etkilenmeye yol açan her durum karşısında tepki vermeden önce "Böyle davranarak ne elde etmeyi amaçlıyorum'" diye sormak... Şıklar ise şunlar:
* Tepkim kişisel tatmin m? (ben haklıyım!)
* Sınırlarımın ihlal edileceği korkusu m? (ben mağdurum!)
* Kabul edilip onaylanmak m? (beni sevin lütfen!)
* Değersizlik duygusu m? (karşımdaki beş para etmez!)
* Bu tepkiyi veren, içimdeki ben kaç yaşında acaba'
Derin bir nefes alıp yavaşça bırakırken, verebileceğiniz tepkilerden az önce kendinize soracağınız bu sorular ışıktan hızlı olan düşünce süratiyle en fazla bir iki saniyenizi alacaktır. ilk denemelerinizde cevaplar anında gelmese bile en fazla bir ay içinde bilinçaltınız tarafından soruyla eş zamanlı olarak yanıtlanır. Bu cevaplar bir pusula gibi sizi yönlendirir ve kalıcı çözümlere ulaşmanızı sağlar.
Hiç bir şey tesadüf değildir... Bu satırları okuyan gözlerin ve dinleyen kulakların sahibi için kendisine doğru soruları sormaya başlamasının zamanı gelmiştir. Zaten çağımız insanının sorunu eksik ya da kusurlu olması değil, özgür olmaktan korktuğu için kendi muhteşem tabiatını keşfedememesidir.
Yaşam kalitemizi arttırmak bir tercihtir. Diğer memeli hayvanlar gibi de yaşamayı seçebiliriz. Öz saygıya sahip biri tüm seçimleri saygıyla karşılar. Eğer karşılamıyorsa kendine saygısı yok demektir. Bu yapıda desenler kişinin ezberlerine göre çizilmiştir ve sınırlarını korkularının belirlediği, kendisinin de içinde kalmayı tercih ettiği bir yaşam kozasındadır. Kabuğunu giderek kalınlaştıracak, sonunda 'içsel bilgelik' özgürleşmek için bu kabuğu kırmak zorunda kalacaktır. 'Hastalıklar ve beklenmedik kötü olaylar' dediğimiz durumlar bazen bu nedenledir. Çünkü yaşam okulunda her bilgi ezberleyerek değil, kavrayarak öğrenmek içindir. Kavramak derin düzeyde bir dönüşüm sağlar... Artık DNA öğrenmiştir ve yeni jenerasyon daha yüksek bir potansiyelle gelecektir. Ve başkalarını yargılamadan veya nasihate başlamadan önce kendimize çeki düzen verme yolundaki bu çaba alışıldık olamayabilir, lakin kişisel yaşamımızda elde edeceğimiz sonuçlar açısından buna değer!Çünkü bizi öfkelendiren, gücendiren, hakkımızı yiyen aslında bir başkası değildir!