Bugün 29 Ekim 2024, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 101 yıl önce milletvekilleri ile görüştükten sonra taslağı hazırlanan ‘Cumhuriyet’ önergesini Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne verdiği ve meclisin de önergeyi kabul ettiği gün...
Bugün Türkiye devletinin yönetim biçimine ‘Cumhuriyet’, adının da ‘Türkiye Cumhuriyeti’ olarak belirlendiği gün...
Bugün Gazi Mustafa Kemal’in kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk
‘Reis-i Cumhur’u (Cumhurbaşkanı) olduğu gün....
Bugün son 30 yılda özellikle 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı kutlamalarını engellemek için, terör örgütlerinin saldırı ve suikast düzenledikleri gün.... İşte bu yılda size bir örnek: Altı gün önce yani 23 Ekim 2024 Çarşamba günü Ankara Kahramankazan’da Türk Havacılık ve Uzay Sanayi tesislerine iki terörist saldırı düzenledi. Şehitler verdik ve yaralılarımız var. Türkiye Cumhuriyeti ve onun bir Türk vatandaşı olarak bu saldırıyı şiddetle kınıyorum.
Bugün din, iman, cami, Kur’an ve Allah çığlıkları atarak ve sahte gözyaşı dökerek yıllarca Atatürk, Laiklik ve Cumhuriyet düşmanı Fetullah Gülen denilen hainin yaşadığı yurt dışında öldüğüne sevindiğim gün. Ancak sevindim sevinmesine de, ne yazık ki içimizde kendisi gibi binlerce Atatürk, Laiklik ve Cumhuriyet düşmanı hain yetiştirerek gitti. Bu kişinin fikir babası ve kara kutusunun Said-i Nursi olduğu ve risalelerinde Atatürk ile silah arkadaşlarına, “deccal, süfyan, mülhid, mürted, habis, firavun, zındık, mason, münafık” diyerek saldırdığını belirteyim. Bu hainin ‘ışık evlerinde’ yıllarca fikir babası Said-i Nursi’nin ‘Bunları ben yazmıyorum, bana yazdırılıyor’ ve ‘Arş-ı azamdan indiği muhakkaktır’ dediği Nur Risaleleri okutulmuş ve müritleri de, Kuran’dan çok, Nur Risalelerinden etkilenmiş. Said-i Nursi, Hz. Ali, Şeyh Abdülkadir Geylani ve evliya dediği bazı kimselerden aldığı bir habere göre (!) güya ‘ahir zamanda beklenen bir zat gelecek, Hiristiyanların ruhani liderleriyle işbirliği yaparak üç görev yapacak; birincisi imanı kurtaracak, ikincisi şeriatı tatbik edecek, üçüncüsü ise hilafeti yeniden kuracakmış. Bu ikiliyle ilgili ülkemizi bölmek için yazılmış daha neler var neler. Bu kadarı şimdilik ‘yeter’ diyor, geçmişten günümüze kadar Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e gerek Milli Mücadele yıllarında, gerekse Cumhuriyet’in ilk yıllarında suikast girişimlerinde bulunulduğunu, ebediyete kavuştuktan sonra da aleyhinde yazılar yazıldığını da hatırlatayım.
Bunlara bir iki örnek vereyim; 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak basan Atatürk’e Samsun-Kavak yolunda Stilo isimli Rum ve yirmi genç ateş açtılar, Atatürk zarar görmeden kurtuldu.
Kurtuluş Savaşı sırasında Erzurum-Sivas yolunda Elazığ Valisi Ali Galip’in emriyle de bir suikast düzenlendi, Mustafa Kemal burada da kurtuldu. Atatürk Ankara’ya geldiğinde de suikastlara maruz kaldı, ancak bunların hepsinden kurtuldu. Ha bu arada Çerkez Ethem’in yaptıklarını da unutmayalım. Tarihçilerimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e yaşamı boyunca kırk bir kez suikast girişiminde bulunulduğunu ifade ettiler.
Gelin Adnan Menderes döneminde yani 1950’li yıllarda Atatürk’e, Laiklik ve Cumhuriyet’e yapılan saldırılara da kısa bir göz atalım.
Demokrat Parti iktidar olur olmaz, Atatürk’ü kastederek, “27 yıllık zulüm devri” diye söz etti. DP, 14 Haziran 1950’de Arapça ezan yasağını kaldırdı ve “İslamiyet’in kurtarıcısı” olarak ilan edildi. 1951’de fes giyilmesi, Arap harflerine dönülmesi, kadınların çarşaf giymeleri ve çok eşliliğin serbest bırakılması istendi. 29 Kasım 1955’de Başbakan Menderes’e kendisine karşı ayaklanan parti grubuna, “Siz anayasayı değiştirebilir, hilafeti getirebilirsiniz” diye seslendi. 1958’de DP’li bir milletvekili, erkeklere ikinci evlilik hakkı için kanun teklifi sundu.
DP desteğiyle Atatürk’e, Laikliğe ve Cumhuriyet’e saldırılar yapılan Fatih, Selamet, İslamiyet, Büyük Doğu, Büyük Cihad, Doğru Söz gibi dinci dergiler çıkarıldı. Necip Fazıl Kısayürek Büyük Cihad dergisinde Atatürk’ü “Sahte kahraman”, Menderes’i ise “Tam bir Müslüman” olarak adlandırdı. İstanbul’da Nusretiye Camisi’nin açılışında bir imam Atatürk’ün “cehennemlik” olduğunu söyledi. 1959 yılında Eskişehir’de bir imam “Allah Muhalefeti kahretsin” diye dua etti ve Menderes İslam’ın kahramanı olarak ilan edildi. 1958 ve 1959’da vaizler kadınların ipek çorap giymelerini, başı açık gezmelerini “Kafirlik” olarak ilan etti. Aslında daha yazacak o kadar çok çarpıklık var ki; 1970’li, 1980’li, 1990’lı ve 2000’li yılları Cumhuriyet tarihi ve Atatürk merkezli çalışmalar yapan Tarih Öğretmeni Sinan Meydan’ın “Anahtar” adlı kitabını muhakkak okumanızı öneriyorum.
Bu arada ülkemiz ekonomisinin çöküşünü de unutmayalım. Gerçek anlamda ihtiyacı olan vatandaşlarımıza destek olalım. İlk seçimde parlamenter sisteme dönmemiz için el ele verelim, aklımızı başımız alalım. Ayrıca dinimizi kullanarak halkı aldatanlara ve siyaset yapanlara kanmayalım. Çocuklarımızı ve kadınlarımızı kötü el ve düşüncelerden koruyalım. Yaşlılarımıza saygı göstermeyi ve onların birçok eşikten geçtiklerini, edindikleri tecrübeleri göz ardı etmeyelim. Her şeyi çok bilenlerden kendimizi koruyalım. Özellikle mülteci konusunda uyanık olalım ve onların ülkelerine bir an önce iade edilmeleri konusunda birlik ve beraberlik içinde olalım.
Bugün Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları ile atalarımızın 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’i ilan ettikleri, devletin adının Türkiye Cumhuriyeti olarak kabul edildiği ve 101’nci yılın tamamlandığı gün... Günümüz tüm ulusumuza kutlu olsun. Yazıyı Mustafa Kemal Atatürk’ün 1933 yılı Cumhuriyet Bayramı’nda yaptığı 10’uncu yıl nutkundaki son sözü ile bitireceğim:
“Ne mutlu Türküm diyene.”