Seneca, toprağı bol olsun, "Başlayan her şey biter" demişti.
Bu salgın da günün birinde başladığı gibi bitecek.
Bittiği gün, bu kayıp günlerimizin acısını çıkaracağız nasıl olsa hep
birlikte. Eksikler olacak yanımızda hatta içimizde bir çırpıda
hatırlayıp, yaşanmışlıklar için teşekkür edeceğiz onlara. Ve
gerçekleşemeyen yarınlar içinde yere birkaç damla şarap
bırakacağız. Belki de bırakmamız gereken başka şeyler olduğunu
hatırlarız Samuel Taylor Coleridge’in, Kadim Denizcinin Ezgisi şiirinin
sonrasında:
"Birden rüzgar dindi, tüm yelkenler indi
Yoğun bir hüzün çöktü her şeye,
Ağırlığı hissettik, rastgele sözler ettik
Sırf denizin sessizliği bozulsun diye"
Sessizliği bozmak için, en çok neyi özlediğimizi soracağız kendimize'
Ne çok şey var özlediğimiz. O çok özlediğimiz onca şeyi şimdi
yapamayacaksak, doğru zamanın aslında ne zaman olduğunu
kendimizden başka kim bilebilir'
Geçmişi ve geleceği düşünerek, başkalarının ‘’bu iyi’’ dediği şeyleri
yapmaya çalışarak geçirdiğimiz zamanlar ne de ölü!..
Sonuçta Murakami’nin dediği gibi; “Neyin en iyi olduğunu kim
söyleyebili? İşte sırf bu nedenle, mutlu olma şansı nerede karşınıza çıkarsa
çıksın, başkalarını hiç umursamadan yakalayın onu. Zamanla anladım ki böyle
bir şans hayatta iki, üç defadan çok çalmıyor kapımızı ve eğer onu elimizden
kaçırırsak ömür boyu pişmanlığa mahkûm oluyoruz.”