İş güvenliği yeterince sağlanıyor mu?

Çalışanlar, kendilerini iş yerinde fiziksel ve psikolojik olarak güvende hissediyorlar mı?

Ücretler yeterli mi? Temel ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde mi?

Yaşam maliyetleri ile gelir arasındaki makul dengeler sağlanabiliyor mu?

Esnek çalışma modelleri ve aile dostu politikalar yeterince uygulanıyor mu?

Toplumun çeşitli kesimlerindeki emekçilerin beklentileri ve talepleri, sadece iş yerlerinde değil, genel yaşam koşullarında da önemli bir yer tutuyor.

Bir emekçi, sadece çalışma saatlerindeki düzenlemelerle değil, aynı zamanda adil bir yaşam standardıyla da ilgilenir.

Gelin önce 1 Mayıs neden 1 Mayıs olmuş hatırlayalım!

1 Mayıs'ın kökenleri 19. yüzyıla dayanır. 19. yüzyılın ortalarında, işçi sınıfının koşulları giderek kötüleşmeye başlar ve işçiler daha iyi çalışma koşulları, daha adil ücretler ve daha insanca yaşam şartları talep etmeye başlar. İşte bu dönemde, 1 Mayıs 1886'da, Amerika Birleşik Devletleri'nde Chicago'da gerçekleşen ve işçilerin sekiz saatlik iş günü talebiyle başlattığı büyük grev ve protestolarla anılır. Bu protestolar sırasında, işçiler polis saldırısı sonucu hayatlarını kaybederler ve bu olaylar sonrasında 1 Mayıs, uluslararası bir emek bayramı olarak kabul edilir.

Demek oluyor ki bugün ne sadece bir tatil günü ne de sadece bir bayram günüdür!
Bugün, dünya genelinde 1 Mayıs, işçi hakları, emek mücadelesi ve sosyal adaletin vurgulandığı bir gündür.

Bugün, tarihsel olarak emekçilerin hakları için verilen mücadelenin sembolüdür.

İnsanoğlu  19. yüzyıldan bu yana mücadele veriyor peki ‘BUGÜN NE DEĞİŞTİ!’ demek günüdür 1 Mayıs.

1 Mayıs, değişen bir dünyada değişmeyen idealler için bir çağrıdır.

1 Mayıs, işçi haklarının korunması, adil ücretlerin sağlanması, iş güvenliğinin garanti altına alınması ve sosyal adaletin tesis edilmesi için bir çağrıdır.

Ancak, bu idealler sadece iş dünyasında değil, aynı zamanda toplumun diğer alanlarında da geçerlidir. Eğitim, sağlık, barınma gibi temel insan ihtiyaçlarının karşılanması, herkes için eşit fırsatlar sağlanması ve çevrenin korunması gibi konularda da mücadele etmeliyiz. Peki, bir emekçi ne ister?

Bir emekçi, güvende hissetmek ister

Bir emekçi, adil bir ücret ister

Bir emekçi, iş ve özel yaşam dengesi ister

Bir emekçi, kariyer ve eğitim fırsatlarına erişim ister

Bir emekçi, iş yerinde saygı ve adalet ister

Bir emekçi, gelecek için güvence ister

Dolayısıyla, 1 Mayıs günü, geçmişteki mücadeleleri anmak ve değerlerimizi hatırlamak kadar, bugünün ve geleceğin zorluklarına karşı birlikte mücadele etmek için bir fırsattır. İş dünyasındaki değişimlere ve yeni sosyal sorunlara karşı uyum sağlarken, temel ideallerimizden ve değerlerimizden vazgeçmememiz için bir fırsat. Birlikte, daha adil, daha eşitlikçi ve daha sürdürülebilir bir dünya için çalışmalıyız.

Şimdilerde her gün konuştuğumuz ve yeni endişeleri beraberinde getiren yeni bir sorunumuz varken üstelik.

Küreselleşme, teknolojik ilerlemeler ve ekonomik değişimler, emek piyasasında yeni zorluklar ve fırsatlar yaratıyor. Dijitalleşme, otomasyon ve yapay zeka gibi teknolojiler, bazı işlerin dönüşmesine veya kaybolmasına neden olurken, yeni iş alanları da açıyor fakat bu durum iş dünyasında esneklik ve adaptasyon gerektirirken, işçilerin güvence ve istikrar arayışını da etkiliyor. Bu sorun şu an bile biraz olsun hissediliyorken diliyorum, gelecekte büyük bir adaptasyon sorunu ile karşı karşıya kalmayız.
 

Umuyorum ki, bu 1 Mayıs, daha adil, daha eşitlikçi ve daha sürdürülebilir bir dünya için bir başlangıç olur. KUTLU OLSUN!