Ocak 2020’de dünyayı baskısı altına alan Koronavirüs veya Covid-19 adı verilen salgın süreci, toplumsal yaşamımızda birçok gerçeğin ortaya çıkmasına neden oldu. Salgın 11 Mart 2020 tarihinden itibaren ülkemizi de etkisi altına aldı. Hem de nasıl...
O tarihten günümüze kadar geçen 201 günde ülkemizde sarsıntı geçirmeyen kamu ve özelde küçüklü ve büyüklü hiçbir birim, hiçbir kurum ve hiçbir kuruluş kalmadı. Başta uluslararası ve ulusal ekonomiler olmak üzere, ülkemizin özellikle sağlık ve eğitim sektörlerinde yaşatılan bütün yanlışlıklar ortaya çıkmaya başladı.
Bu yazımda ekonomi ve sağlık konusuna değinmeyeceğim. Bu konuda bilim adamlarımız gerekli açıklamaları yapıyor. Bugün ben size, 45 yıl emek verdiğim ve yaşamımın gururu olarak kabullendiğim eğitim konusunda yaşananları ve Covid-19 sürecinde geçen 201 günde yapılan yanlışlıklardan bahsedeceğim.
Önce bugün yaşanan ‘Uzaktan Eğitim’ konusuna bir bakalım. Hatırlarsanız 2010 yılında ‘FATİH Projesi’ diye adlandırılan, eğitim ve öğretimde fırsat eşitliğinin sağlanması ile okullarda teknoloji kullanımının artırılması için “Milli Eğitim Bakanlığı” tarafından imzalanan protokolle hayata geçirilen projeye bir göz atalım. Bu proje Ulaştırma Bakanlığı’nın desteğiyle yani resmi ve özel tüm okullarda internet ağı kurularak yürütülecekti.
Projenin açılımını hatırlayalım; Fırsatları Artırmave Teknolojiyi İyileştirme Hareketi. Baş harflerinden oluşan FATİH Projesi, bilişim teknolojileri araçlarının öğrenme-öğretme sürecinde daha fazla duyu organına hitap edecek şekilde derslerde etkin kullanımı için tüm düzeydeki okullarda tablet, dizüstü bilgisayar, etkileşimli tahta ve internet ağ yapısının sağlanması olarak düzenlenecekti. Projeyle birlikte kitaplı ve defterli yapılan eğitim, yerini bilişim teknolojilerinden faydalanan yeni bir şekle bırakmış olacaktı.
Nasıl mı kullanılacaktı'
Okullarda teknoloji ile yani EBA ile eğitim yapılacaktı.Eğitim ve öğretim içeriklerinin uygun ortamda sunulması ve etkin şekilde kullanılması için EBA yani Eğitim Bilişim Ağı oluşturulacaktı. EBA ile öğrenciler bilgiye, kendi başlarına ulaşacaktı.
EBA ile bilgiye hızlı ulaşma, öğrenciyi aktif hale getirme, yaparak ve yaşayarak öğrenme, farklı duyu organlarına hitap ederek öğrenmeyi kolaylaştırma gibi olumlu yanları olsa da, ne yazık ki olumsuz yanlarının (!) olduğu da belirlendi.Pilot uygulama olarak 2010 yılında başlatılan FATİH projesi tamamlanamadı. Öğrencilere ve öğretmenlere tablet/dizüstü bilgisayar verilmesi, her sınıfa akıllı tahta getirilmesi, yaşanan ekonomik sıkıntı bahane edilerek eğitim sistemi bugün yaşanan sürece geldi. Ayrıca Uzaktan Eğitim olarak başlatılan bu iki proje öğrenciler arasında eşitsizliklerin yaşandığını da ortaya çıkardı. Öğretmenlerin tamamı bu konuda yetiştirilemedi.
Atama ile gelen özel okul sahibi Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk,kendi okulunda yürüttüğü bu projenin ‘Devlet’ okullarında tamamlanması için bakanlığının bütçesinin yetersizliğini,“Bakanlık bütçesinin en büyük yükünün öğretmen maaşlarıdır” gibi bir gaf yaparak çaresizliğini sergiledi…
Covid-19 süreci devam ediyor ve şu sıralar her kafadan bir ses geliyor. Üzücü olanı, milyonlarca devlet okulu öğrencisi ile binlerce devlet okulu, bu iki projeye, FATİH ve EBA’ya ulaşamadıkları için eğitimde eşitsizlik süreci yaşanıyor.