CHP büyük kurultayında zafere kimin ulaşacağını daha sandıklar konulmamış, henüz tek bir oy bile kullanılmamışken bile bilen bir kişi vardı.
Çünkü hissetmişti…
Selvi Kılıçdaroğlu’nun Özgür Özel’in elini yakalayıp fırça attığı andan bahsediyorum…
Kemal Kılıçdaroğlu’nun yüzünden eksik olmayan gülümsemesiyle kurmaylarının gazına geldiği o anlarda Selvi Kılıçdaroğlu kaybettiklerini çoktan anlamıştı…
Ve bugün…
Tunç Soyer bilmiyor ama Neptün Soyer biliyor kaybettiklerini…
Çünkü hissediyor…
Başta Buğra Gökce olmak üzere diğer aday adaylarıyla ilgili olumlu paylaşım yapanlara öfkesi boşuna değil…
Önce kadınlar hisseder…
Bu iş bitti…
Tunç Soyer dönemi beş yıllık paranteze alınmak üzere…
Neden böyle oldu?
Çok basit…
Ankara Mansur Yavaş’a, İstanbul Ekrem İmamoğlu’na muhtaç ama İzmir için böyle bir mecburiyet yok…
Kimi aday gösterirse göstersin CHP kazanacak…
Tek fark alınan oy oranındaki fark…
A şahsına göre yüzde bir eksik, B şahsına göre yüzde 1 fazla olacak…
Bunun rahatlığı var üzerlerinde…
İzmir’e başkan seçmiyorlar, başkan atıyorlar…
Özgür Özel hayatında bir kez bile sabah ya da akşam İZBAN’la bir yere gitmek zorunda kalmış olsaydı ‘Bi dakka ya, neler oluyor bu kentte?’ diye sorardı…
Tunç Soyer hayatında bir kez olsun Buca’yı Bornova’ya bağlayan Şahin Tepesi’nden aracıyla inmek zorunda kalsaydı ‘Biz bu kente bu kadar nasıl zulmettik?’ diye oturup ağlardı…
Her seçim döneminde ‘hizmet’ yerine ‘ideolojik’ bir kavganın parçası yapıyorlar bizi…
Gözümüzü bağlayıp, manzara ne güzel diye türkü söyletiyorlar bize…
Bu filmde size düşen figüranlık…
Sandığa gidip sırf nefret ettiğiniz ötekisi gelmesin diye vereceğiniz oyla bu kenti bu hale getirdi.
Bir belediye başkanının başarısı iki temel üzerinden yükselir…
Bir paran olacak, iki kadron olacak…
CHP ne Deniz Baykal döneminde ne Kemal Kılıçdaroğlu döneminde kadro yetiştirmedi…
Parayı da AK Parti hükümeti kıstı…
Sonuç ortada…
Filmin başı da ortası da sonu da belli…