Merhaba sevgili okurlarım,
Uzun bir sessizlik sürecinden sonra, sizlere yeniden yazmaya başladım. Bu sessizlik, ülkemizin gündemini işgal eden, ikizler - yay tutulmaları ile ''yalan - gerçek'' arasında yaşanan kaosu dile getirmek istemeyişimle ilgiliydi.
Türkçe'mizde bir söz var vardır; "Aşağı tükürsem sakal, yukarı tükürsem bıyık"
Sizlere bu yazımda tükürmekten bahsedeceğim. Bu arada okült ilim bilgilerinde ''tükürük'' bilgi aktarmaktır. Üstadın, çırağa tükürmesi, onu inisiye etmesi, bilgilerinin aktarılması anlamına gelir.
Yaşadığımız bu günlerde, denizlerimizin tükürük salgılaması da, ezoterik olarak budur aslında. Gökyüzünde ay düğümlerinin kraliyet yıldızları üzerinde hareket etmeleri, 26 Mayıs'ta Yay burcunda gerçekleşen, Nasa'nın da İstanbul'un resmini paylaşarak ''Ne güzel parlıyorsun'' açıklaması, uzun süre öncesinden beri dikkat çekmeye çalıştığım dünyanın ve medeniyetlerin köprüsü İstanbul ve dolayısı ile Türk toprakları ile ilgili. Gökyüzü gelişmelerinin, Kraliyet Yıldız'larından Aldeberan - Antares hatlarında oluşmaları, oldukça sert bir şekilde gerçeklerin su yüzüne çıkması ile alakalı oldu ve olmaya devam ediyor.
Tıpkı denizlerin tükürüğü gibi, gizli kalan tüm bilgiler açığa çıkıyor.
Hepiniz bilirsiniz değil mi? ''Suyun hafızası vardır'' sözünü...
İşte şimdi suyu ve toprağın (gemilerin karadan yürütülmesi), ateş ve havanın (farklı bilgi, farklı fikir sonucunda eylem) birbirine akıl ile birleşerek, tarihi nasıl değiştirdiğinden bahsedeceğim.
İstanbul...
29 Mayıs 1453'ü, derin ve keskin bir zekanın, asla vazgeçilmez bir tutkunun, pes etmemenin, zaferin alan, zaman, mekanlarda en mükemmel dirilişinden, İstanbul'un Fethi'ni anımsatacağım. Bir çağı açıp, diğer bir çağı kapatmanın hikayesinden, İstanbul'dan...
Fethedilmesinin üstünden tamda bu günlerde 568 yıl geçti. ( 5 + 6 + 8 = 19)
Konstantinopolis ya da Konstantiniyye, “Konstantin’in şehri” anlamına gelir. İstanbul kelimesi de Yunanca’dan gelmektedir. Stan ve Polis kelimelerinin birleşimi olan İstanbul aslında, “şehre gidiyorum” anlamına gelir.
Türkiye Cumhuriyeti, 1929 yılında Konstantinopolis ya da Konstantiniyye ismini resmi olarak İstanbul’a çevirmiştir.
Burada anlatmak istediğim; 29 Ekim 1923 saat: 20:30 olarak natal haritasını incelediğimiz Türkiye Cumhuriyeti'nin, geçmiş dönemlerde üzerinde yaşayan medeniyetlerin başkenti olmuş, okült ilimlere göre ''tükürme, inisiye etme (bilgi aktarma, öğretme)'' olarak nitelendirdiğim bilgi akışlarının da burada olması, buradan yayılması kaçılmaz gerçekliktir.
19 sayısının ezoterik olarak anlamları da özeldir.
1 ve 9 sayılarının ve titreşimlerinin bir birleşimidir. İnsanlığa hizmet etmeyi, manevi aydınlanmayı, sezgiyi, iç bilgeliği, tekliği, ilerlemeyi, sonları ve yeni başlangıçları sembolize eden bir sayıdır. Birlerin bütünlük oluşturmasıdır.
29 Ekim 1923 tarihli Türkiye Cumhuriyeti kuruluş haritasının 5 derece Akrep burcunda olan Güneş'ine geçtiğimiz günlerde yaşadığımız, Yay burcunda gerçekleşen Ay Tutulması, kriminal açısal inceleme yaptığımızda, natal Güneş'imiz (Türkiye haritasının natal Güneş'i liderlerimizi temsil eder. Elbette ilk önce Atatürk'ü...) 150 açı almaktadır. Bu açı, tutulmanın aktörü Jüpiter olduğu için, inançlar, hukuk, din, felsefe, uluslararası konular, ülkenin natalinde ise Akrep olduğu için krizlerle ilgili konulardır.
Şu günlerde, her ne kadar gökyüzünün etkilerinde Mars'ın Pluto ile yaptığı karşıtlık, Türkiye Cumhuriyeti'nin natal haritasında Merkür Mars karesi olarak izdüşümü yapmaktadır ( 1- 4 haziran). Bu ne demektir?
Merkür'ün Rx pozisyonunda olduğunu anımsayarak;
eski iş ve ticari anlaşmalarla ilgili çatışmalı, hararetli gündemlerden tutun, çocuklarla ilgili konularda taciz haberlerinden, askeri hareketlilik, anlaşmalar veya anlaşmazlıklarda dürtüsel savaş, bastırılmış öfke dili, iletişim sorunları olarak belirtebilirim.
Transitte Boğa burcunda dolaşan, bilgi akışı ve teknolojinin, gelecek zamanların göstergesi, gökyüzünün asi planeti Uranüs ise, Türkiye Cumhuriyeti'nin Pluto'su ile sekstil dediğimiz, benim astrolojide açıları öğretirken ''kol kola'' olarak anlattığım bir etkileşim yapmaktadır. Pluto astrolojide mafyatik güç demektir. Enneagram'da ise tip 8 olarak tanımlayabileceğimiz, masaya yumruğu vuran anlamında; sert, dediğim dedik, liderlik veya diktatörlük enerjileri demektir. Bu ve bunun gibi, özellikle Karma Astroloji ile incelediğimizde nihai kaderden bilgiler edindiğimiz, sabit yıldızların etkileşimleri, önümüzde oldukça zorlu bir süreci, diğer tüm sembolizmalar gibi anlatmaktadır.
Gökyüzünün ana konusu, neyin gerçek neyin yalan olduğunu ifşa etmekle alakalı. Tutulmalar dönemi başladı, lakin ''akıl tutulması'' şeklinde...
10 Haziran'da İkizler Burcu'nda bir Güneş tutulmamız olacak. İki tutulma arasındayız. 26 Mayıs tutulmasında her şey ortaya döküldü, 10 Haziran'dan sonra yeni başlangıçlar yapılacak.
Gerek kapanma, gerek hastalık, gerekse ekonomik sıkıntılardan geçen ülkemiz, yeni bir kader yazmak üzere, adım adım farklı gerçekliklere hareket edecek.
Ayan ve pinhan arasındaki yoldan yürümeyi öğrenenler, kaosun içinde dengede durabilenler, tutulmalar ve etkilerinden güçlü bir şekilde çıkabilecekler.
''Yumurta içeriden çatladığında yaşama,
Dışarıdan çatladığında ölüme dönüşür'' sözleri ve atfedilen anlamlarda, diğer tüm atfedilen anlamlar gibi değişecektir.
''Bilgi değiştiğinde, enerji değişir'' aforizmam ve felsefem ile sizlere Kuantum'dan, olasılıklardan ve gerçekliğin deviniminden bahsetmeye çalıştım. Kimbilir, belki de dışarıdan etki alan yumurta yaşama dönüşür, değil mi ?
Mevla neylerse, güzel eyler...
Yazmaya ara verdiğimde ve bunu anlayışla karşılayan herkese sonsuz teşekkürler...