Eski bayramları büyüklerimden dinleyerek büyüdüm. Büyüyünce fark ettim ki, anlatılanlar sadece hatırala değil bugünlerde kaybettikleri. Benim de çocukluğumdan hatırladığım kadarıyla bayramların ruhu, sıcaklığı vardı...
Aslında hangi bayram olduğunun pek önemi yoktu. Şeker bayramı mıydı, kurban bayramı mıydı... Bayramdı işte. Birlikte geçirilen, heyecanı günler öncesinden içimizi saran günlerdi.
Tatlı telaşlar
Eskiden bayram yaklaşınca sadece evler değil, sokaklar bile temizlenirdi. Mahallede çocuklar birbirlerine bayramlıklarını gösterir, yeni ayakkabılarını bir gece önceden yastıklarının yanına koyardı.
Anneler telaş içinde mutfağa kapanıp tepsi tepsi tatlı yapar, evde koşuşturma başlardı. Çocuklar olarak bayram daha gelmeden hangi tanıdık veya aile büyüğümüzden ne kadar harçlık alabiliriz diye tatlı tatlı hesaplamalar yapardık kendimizce... Büyüklerimizin ellerini öpmek için sıraya girerdik.
Aman kirlenmesin...
Bayram sabahları zaten bambaşkaydı... Bayram sabahı erkenden kalkılırdı, namaza giden babalar ve babaları dönsede bayram gezmesine çıksak diye pencere başında bekleyen çocuklar olurdu.
O an geldiğinde hemen hazırlanır, büyüklerimizin ellerini öpmek için sıraya girerdik. Yeni kıyafetlerimiz ve ayakkabılarız kirlenmesin diye yavaş yürümeye çalışırdık. Her evde kapı çalındığında açan birileri olur, kimse yalnız kalmaz ve bayramlar bir arada geçerdi.
"Nereye kaçalım?"
Takvimler aynı, bayram geliyor... Takvim değişmiyor ama biz değişiktik. Önceliklerimiz, zamanla değişti ve her bayramı bir "kaçış planı" olarak görmeye başladık...
Bayram tatili deyince eskiden akıllara önce hangi aile büyüğümüzün evine gitsek olurdu. Şimdi “Kime gidelim?” yerine “nereye kaçalım?” sorusu soruluyor.
Artık aklımıza gelen ilk şey valiz hazırlamak, otel rezervasyonu yapmak ya da sosyal medyada paylaşılacak fotoğrafları düşünmek...
Kopyala-yapıştır
Ziyaretler de yerini görüntülü aramalara bıraktı. Bayram mesajları bile google üzerinden alınan hazır, duygusuz, kutlamak için gönderilen öylesine metinlerden ibaret hale geldi. Kopyala-yapıştır yapılan mesaj el öpmenin, sıcak bakışların, tokalaşmanın yerini nasıl tutsun?
“Bu yıl en ucuz ne yapabilirim?”
Bütün bu değişimin arkasında bir de ekonomik zorluklar var. Öyle bir hale geldik ki bayramlar yalnızca teknoloji ile bölünmedi, ekonomi de parçası oldu...
Eskiden bayramlık almak çocuklar için büyük bir heyecanken, bayramlık almak neredeyse her aile için yük haline geldi. Harçlık vermek isteyen büyükler bile zorlanıyor.
Tatlısını ve yemeğini evde yapmak için alışverişe çıkan anneler şekerin, unun fiyatına bakıp “bu yıl en ucuz ne yapabilirim?” diye iki kere düşünüyor.
Yani demem o ki 7'den 70'e herkesin ortak heyecanıydı bayram, umarım bir gün bayramların eski heyecanını tekrar yaşabiliriz... Tekrar görüşünceye dek hoşça kalın, iyi bayramlar.