Zaman affeder mi?
Hayatta tek korkum, yanlış anlaşılmaktır. Maalesef ne kadar korunsam, her şeyi açık yapmaya çalışsam bile başıma geliyor. Bu bazen iş ortamında bazen de özel hayatımda karşıma çıkıyor. En sevmediğim şey ise planladığım işi yapamamak… Bu satırları Kilyos’ta, Milyon Fest Metal ortamında yazmayı düşünmüştüm. Güzel bir yazı dizisi olmaktan öte, oğlumla muhteşem vakit geçirme fırsatı yakalayacaktık. Üç gün kampa girip çeşitli grupların konserini yaşayacak, sonra anlatacaktım sizlere… Akıllı Bıdık Ardam ile güzel bir yaz başlangıcı olacaktı. Günler öncesinde kararlaştırdığımız gezi son dakika iptal oldu. Neden? Niçin? Nasıl? Ne zaman? Burada önemli değil bu soruları haftaya bakışta değerlendirelim.
Neden İzmir?
Memleket Partisi Lideri Muharrem İnce bu soruma “İzmir çok özel bir kent. Türkiye İzmir gibi olursa herkes mutlu olur “ diye cevapladı. Gerçekten büyülü bir şehir burası… Özgür, demokrat, kendi içinde kuralları olan bir kent… İzmirlileri sürekli eleştirenler, bir süre burada yaşayınca kendini İzmirli olarak tanıtmaya başlarlar. Şehirleri göç edenler değiştirirken, İzmir göç edenleri değiştirir. İzmirli yapar. Bağımlıdır İzmir, markalarını korur. 31 yıl önce bu şehre geldiğimde, kumru benim için bir kuştu. Hatta arkadaşlarım Dilşat, Tolga ve Emsal’in Konak’a kumru yemeğe gidelim teklifini kumru eti yenmez ki diyerek geri çevirmiştim. Sonra Emsal, kahkahalarla kumruyu anlatmıştı. Meğer, biz İstanbulluların yengen diye seslendiği, lezzetli bir atıştırmalıkmış. Sonra gevrek, boyoz, çiğdem, söğüş, asfalya, yemiş, bardacık, domat, klorak, bomba geldi kelime hazneme… Kemeraltı, Kordon, İnciraltı, Teleferik, Göztepe, Karşıyaka huzur verdi. Güvenle gezebilirsiniz zor durumunuzda bir İzmirli yanınıza koşar. Yolda tanımadığınız kişilerle sohbet edebilir, teyzenin torbalarını taşımasına yardımcı olabilirsiniz. Kimse kıyafetiniz için sizi eleştirmez. Kurallara uyarlar. İkramı severler. Yazın zamanın çoğu balkonda geçer, kapı açık uyuyabilirler güvende olduklarını bilirler. Mahallemizde yaşan can dostlarımız bile farklıdır. Şu sıralar gündemi meşgul eden koku sorunu da kısa zamanda çözülecek. İzmir güzel bir kent… Gençleri cıvıl cıvıl… Hedefleri büyük… Çok yakında Avrupa Gençlik Başkenti olacak. 35, tüm dünyaca kabul edilecek.
Nasıl unuturuz?
Bazen hatırlamak istemediğimiz hatalar yaparız. Beynimiz hayata adapte olabilmek için bu anıları bilinçaltına gömer. Toplum olarak unutmaya çalıştıklarımız vardır. Ya da unutturmamaya çalıştırdıklarımız… #unutMADIMAKlımda 2 Temmuz 1993 Sivas… Madımak Otel… Festivale türkü yakmaya, halkı bilinçlendirmeye gelen 35 can yakıldı. Aydınlar yakılarak değil anlayarak aydınlanacağımızı henüz kavrayamamıştık. Birileri tarafından kışkırtılan cahil halk otelin çevresini sarıyor. İlk taş, ilk meşale kimin tarafından atıldığı önemli değil ama onları kurtaracak kimse yok. İçeride ölümü bekliyorlar. Beklerken şiire, türküye sarılıyorlar. İçlerinde bir umut hep var. Ne vali ne de belediye başkanı yetişme çabasında… Pir Sultan Abdal Şenliği kabusa dönüyor. 51 kişi ağır yaralı olarak otelden kaçabiliyor. Otelden zar zor çıkabilen Aziz Nesin bir görevli tarafından öfkeli kalabalığın içine itiliyor, linç edilmekten bir doktor sayesinde kurtuluyor. Olaya zamanında ve yeterince müdahale edemeyen vali 2 gün sokağa çıkma yasağı ile güvenliği sağlatıyor. Aydınlarımız, karanlıktan aydınlığa çıkmak için değil birkaç yobaz yüzünden yanıyor… 29 yıldır acımız dinmedi Can’larımız yandı. Bu utanç toplumun bir yarası olarak kalacak. Unutturmayacağız… Bunu bir katliam değil de bir kaza gibi görenleri tarih affetmeyecektir. Bu akşam bir kez daha anacağız Canlarımızı… Güzelbahçe Atatürk Kültür Merkezi’nde, CHP Güzelbahçe İlçe Başkanlığı’nın hazırladığı Aykut Türkelli’nin yazıp yönettiği 93 Kışı oyununu kaçırmayın. O Ses Türkiye’de gururumuz olan Devrim Seyrek’de oyuncular arasında…
Niçin iyi tarım?
İzmir’in Başkanı Tunç Soyer, başka bir tarım mümkün diyerek çiftçilere destek olmaya devam ediyor. Hafta başında dostum, İzmir’de tarım denince akla gelen ilk isimlerden biri olan Titar Tarım Başkanı Mehmet Doğan’ın davetlisi olarak çok özel bir toplantıya katıldım. CHP Bursa Milletvekili, PM Üyesi ve Genel Başkan Başdanışmanı Orhan Sarıbal, tarım sektörünün durumunu ve çıkış noktalarını anlattı. Kendi kendine yetebilen 7 ülkeden biriyken yanlış tarım politikaları nedeniyle dışa bağımlı hale geldik. Doğru tedbirler almazsak daha da kötü hale geleceğiz. Pandemi bize gıdanın ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Doğru tarım metodları ile külllerimizden yeniden doğabiliriz?
Ne zaman denizde?
Üç tarafımız denizle çevrili, denizi çok seviyoruz. Yazın daha da önemi artıyor. Turizme katkısı tartışılmaz. Bir gurur kaynağımız Costa Venezia isimli cruise gemisi 5500 kişilik, 323 m uzunluğunda yüzen otel denilenlerden… Gemi bir Türk ortaklığında… Ve kalkış ve varış noktası Türkiye’de … Geçen hafta Galataport’tan hareket etti. Bodrum ve Kuşadası’na da uğrayacak. Belki rota değişir İzmir’e de gelir. İstanbul’dan kalkıp, tekrar İstanbul’a dönecek…
Asgari mutluluk mu?
Asgari ücret 5500 TL oldu. İşverene maliyeti 7603 TL… % 40 istemiştik, %30 geldi. Buna da şükür ama asgari ücret yine de açlık sınırının altında… İşverenden fedakarlık bekleniyor. Asgari ücret üstünde çalıştırın diyorlar ama patronda zorda… Alım gücü düşünce mal ya da hizmet satışları düşüyor. Bir çıkmaz içindeyiz. Umarım düzelir. 6 ay sonra bir kez daha komisyon toplanacak. Enflasyon durdurulursa refah gelecektir. İyi günleri bekliyoruz.
İGC mezun verdi…
12 haftalık bir eğitim döneminin daha sonuna geldik. Önce online başlayan dersler yüz yüzeye dönüştüğünde keyif bir kat daha arttı. Ben hem Yaşar Üniversitesi’nde hem de Ekonomi Üniversitesi’nde eğitimlere katıldım. Bilgiler tazelendi, bilmediklerimiz öğrenildi. Görsel İşitsel Medyada Yeni Teknolojiler ve Kullanımı dersine biraz daha devam etsek hocamız Alper Gedik’in saçları dökülecekti. Yeni Medya dersinde Buğra Tokmakoğlu, Özlem Ozan, Mert Seven ve Deniz Hoca bize sosyal medyada yapabileceklerimizi çok güzel anlattılar. Yeni dostlar edindik, gençlerle tanıştık. Onlara umut veremesek bile gözlerinin ışıltısı bizim umutlanmamızı sağladı. Teşekkürler… Şimdi mezuniyet töreni bekliyoruz. Başkanım duyun sesimizi…
Müzik her zaman…
Müziğin sesi hiç susmayacak. Çocukların keyifle çaldığı performanslarını görünce bundan daha çok emin oldum. Evde Akıllı Bıdık, bateri çalma uğraşında, bagetler bir kitaptan diğer kitaba uzanıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi Piyano öğrencilerinin yılsonu resitali çok renkliydi. Minik ellerin piyano üzerinde akan elleri, boylarından büyük yürekleriyle çalıyorlardı. Anne, babaları ve öğretmenleri gururluydu. Nice başarılara… Müzik her yerde…
Bir şarkıdır Kemeraltı…
Kemeraltı, İzmir’in en özel köşesi… Sadece alışveriş merkezi değil bir yaşam biçimi… Canınız sıkıldığında Kemeraltı’na gidin. Bir şarkıdır Kemeraltı… Sesini, ritmini içinde hissedersiniz. Lezzetlerine doyamazsınız. Hanları, havraları, camileri gözünüzü kamaştırır. Esnafla pazarlık yapabilirsiniz. Ahilik geleneği hala sürer. Kızlarağası avlusunda kahve keyfi yapmadan turunuzu tamamlamayın. Bugün Kemeraltı Esnaf Derneği yeni hizmet binasına kavuşuyor. Açılış bahanesiyle, tura hemen başlayabilirsiniz.
Açın Radyonuzun sesini…
Radyo Ege değişiyor. Siyaset, sağlık, ekonomi, hukuk konularında bilgi alacağınız yepyeni programlara başladık. Salı 11.00’de Her İşin Başı Sağlık programında İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kaynak ile sağlıkta şiddet ve beyin göçü, Çarşamba 10.00’da İzmir Konuşuyor’da Efes Selçuk Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel ile Efes Selçuk konuşacağız. Pazartesi, Cuma 09.30’da da her zaman olduğu gibi Dr İbrahim Uslu gündemi değerlendirecek. Yani siz açın radyonuzun sesini gerisi biz de… Şarkıda isteyebilirsiniz. Denizli’den Ayten, Nurten, Gülten Seferihisar’dan Hale, Jale, Lale ve Celali istemiş. Buray söylüyor… Nasıl unuturum seni?
“Nasıl unuturum seni?Nasıl avuturum teni?
Bir konuş, bir ara
Bin dökülür şiirden, şarkıdan
Söyle bana, meydanlar sana kaldı mı?
Söyle bana, için kimseyi aldı mı?
Söyle bana, seviştiklerin sardı mı belini?
Söyle bana, ahın göklere vardı mı?
Söyle bana, yittim mi yoksa kaldım mı?
Söyle bana, tutuldukların aldı mı yerimi?
Söyle bana, hâlâ dağların karlı mı?
Gönlündeki memleketler dumanlı mı?
Ayağına dolandı mı kavuniçi sokaklarım?”
Daima gülümseyin…