Mücadele ile kazanılmayan hiçbir hak yoktur diye başlamak istiyorum bu hafta yazdıklarıma. İnsanlığın var olduğu günden bu yana kadınlara biçilen roller ne yazık ki hep erkekler tarafından sınırlandırılmış. Erkeğin koyduğu sınırlar çerçevesinde varlık sahasını sürdürmeye çalışan kadın dünyanın her neresinde olursa olsun zamanı gelince isyan bayrağını çekmiş ve dilediği hakları almak için mücadele etmiş.
Dünyanın hemen hemen birçok yerinde istekleri de değişmemiş. Peki neymiş diye baktığımızda kadınların sorunları; yaşama ortak olma, eşit işe eşit ücret, devletin üst mevkilerinde çalışabilme gibi erkeklerin ego manyasına sıkışan bir yapının içinde var olma kavgasına girişmişler. Her mücadelenin ardında kendi hikâyelerini yazarak devam etmişler. 8 Mart bilenler bilir bizim ülkemizde de 12 Eylül askeri darbesi sonrası 4 yıl boyunca yasaktı ve kutlanmadı.
CEPHEDE MÜCADELE VERDİLER
Gazi Mustafa Kemal Atatürk; yaşamın her alanında bu kadar etkin olan kadınlarımıza 5 Aralık 1934’de seçme ve seçilme hakkı vererek dünya çapında bir devrime imza attı. 8 Şubat 1935 yılında yapılan seçimlerde ilk defa 17 kadın milletvekili meclise girdi. Bu büyük bir onurdur. Bu büyük bir gururdur. Neden diye sorarsanı? 93 Rus Harbi’nde Erzurum’daki o büyük direnişin mimarlarından biridir Nene Hatun, sonra İnebolu’daki cephanelerin Ankara’ya taşımak için çoluğu çocuğuyla zorlu kış şartlarında kağnısı ile yavaş yavaş hedefine giden Şerife Bacı, Kastamonu’lu Halime Çavuş saçlarını kazıyarak, erkek kılığına girmiş ve Kurtuluş Savaşı’nda mühimmat taşıyan, düşman askerinin açtığı ateş sonucunda gazi olan bir vatansever, Çete Emir Ayşe ise İstiklal Madalyası almış Aydın kurtuluncaya kadar Yunanlılarla çarpışmış bir kadın kahraman. Daha da saymakla bitmez. O büyük savaşta kadınlarımızın cepheye taşıdıkları silahları, kıyafetleri, yiyecekleri hepimiz biliyoruz. Cephede yan yana mücadele ederken mecliste de yan yana mücadele dönemi başlamıştı.
Başarının sırrı ortada, yaşamın kaynağı, hayatın sırrı kadınlarımızla yol arkadaşlığımız sürdükçe daha büyük başarılarının kapıları aralanacak diye düşünüyorum. Biliyorum ki; yarının temellerini biz hep beraber atacağız. Alın terinin, göz nurunun emeğini bölüşüp hayatı daha anlamlı kılacağız. Yaşamın her alanında kadınlarımızın nice başarılarla dolu olduğunu ve dünya çapında işler başaracağından en ufak bir şüphem bile yok.
HAYATIN SIRRI, KADINLAR
Dün bitti, bugün geçiyor, yarın daha güzel olacak. Yaşamın her alanında tarlada, çiftlikte, masa başında, devlet dairesinde, hastanede, fabrikada, mecliste, trafikte, mutfakta alın terinin aktığı her yerdeki kadınların mücadelesinde birçok kapının artık daha rahat açıldığını görüyorum. Her ne kadar bazı kendini bilmezler olsa da bunlar da zamanla geçecek ve en aza inecekler diye düşünüyorum.
Çünkü bu ülke nice başarılı kadınların imzasıyla daha da büyüdü ve büyümeye devam edecek. Artık daha çok hayatın içinde olmaları için birçok bilinçli insan mücadele ediyor. Kadınların haklı mücadelelerine birçok kişi de destek olduğunu görüyorum ve bu konu da çok mutlu oluyorum.
Kendi adıma bir şey söylemem gerekirse bir kız evladını büyüten ve okutan, şimdilerde torununun iyi bir eğitim alması ve aydın bir Türk kadını olması için mücadele eden biri olarak 8 Mart başta olmak üzere bütün günlerde kadın hakları için mücadele ettiğimi bilmenizi isterim. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nüzü kutlarım. Neden başlıktaki ∞ Mart’ı böyle yazdım derseniz, emeğin hiç unutulmaması ve sonsuz bir teşekkür olduğunu daha iyi anlatabilmek için.