Genel-İş Sendikasının şube başkanlarından yakınım olan biri, ‘’ Hocam, şu an Urla Belediyesi’nde Başkan ile birlikteyiz. Ben sizin adınıza söz veriyorum başkana. Urla’da kütüphane açarız değil mi?’’ deyince ben de ‘’ Sizleri mi kıracağım, tabii ki… ‘’ yanıtını vermiştim telefonda. Şükret’i kırmak olmaz ki… O, benim sevgili Necdet abimin oğlu. Rahmetli Necdet abim, Bergama’da tanıdığım işçilerin en güzellerinden… Anlaştık ve hemen sonrasında Başkanı ziyarete gittim şube yönetim kurulu üyeleriyle. Başkan öyle sevimli, öyle canayakın ve öyle iştahlı ki kendi kendime mırıldandım, ‘’ Biz burada bir ay içinde açarız kütüphaneyi.’’ Depoda kitapları tasnifle uğraştığım bir öğleden sonrası… Çalan telefonumda keyfimi kaçıran bir ses: ‘’
Olmuyor hocam! ‘’ Sebebini o da bilmiyormuş. Kütüphaneden vazgeçilmiş. Merak etmedim değil… Neden vazgeçildi acabanın yanıtını öğrenmek hakkımdı. Garip olan, sendikacı arkadaşlarımın da bu konuda bilgi sahibi olmadıklarıydı. Bayan Başkana gidip ‘ neden ‘ demeye değer miydi acaba? Sonuçta istenmemiş ya da vazgeçilmiş. Üstelemeye gerek var mı? Şükrettiğim şuydu ki, kitapları henüz teslim etmemiştim. Bir de onların geri alınmasıyla uğraşmamış olacaktım hiç olmazsa… Çiğli’de ise öyle olmamıştı. 4 bin 255 kitabı, camlı dolapları ve rafları teslim ettiğimiz 10 Ağustos 2019 tarihinden aylar sonra, 8 Temmuz 2020’de gelen telefon şöyleydi: ‘’ Hocam kitaplarınızı ve eşyalarınızı alabilirsiniz. Kütüphane kurmuyoruz! ‘’ Anlaşılmaz işler öyle çok ki; bu konuda Türkiye, bu konunun başkenti gibi.
Mühendislik gibi bir eğitim almış değil ama Cumhurbaşkanı konuşuyor. Gazetenin başlığı şöyle: ‘’ Gaz rezervi 400 milyar metreküpe çıkabilir.’’ İnsan ister istemez 2 Ocak 1957 tarihli Yeni Sabah gazetesini gözünün önüne getiriyor.
Başlık şöyle:
‘’ Trakya’da zengin petrol bulundu.’’
Adnan Menderes dönemi… Borçlar almış başını gitmiş. Petrol müjdesiyle ferahlatılmak istiyoruz. Demek ki biz makarna ve bulgur tüketicileri, yıllar öncesindeki gibi yine petrol bulundu müjdesiyle avutulmaya çalışılıyoruz.
31 Mart yerel seçimleri öncesinde de böyle olmadı mı? Adamın sorası geliyor: ‘’ Petrolü habire buluyorsunuz. Bir de çıkarsanıza…’’ Petrol ve doğalgaz bulma işi, anlayamadığım eksantrik işlerden biri… Son yıllarda neden dangalak dangalak konuşmalar moda oldu anlamak zor. Kimileri espri yaptığını sanıyor ki soğuk soğuk laflarla birilerine benzemeye çalışma çabası içinde. Onlardan biri AK Parti Muğla İl Gençlik Kolları üyesi Fettah Can Türk. 2020 /Ekim ayı ortalarında sahte rakıdan 100’e yakın kişi öldü ya… Delikanlı, sosyal medya hesabından bir paylaşımda bulunuyor: ‘’ Laikler; Recep Tayyip Erdoğan’dan kurtulmak istiyorsanız bol bol sahte içki için.’’(15 Ekim 2020) Burada galiba güleceğiz?!
Delikanlıya anımsatmakta yarar var. Sahte içki ve kaçak rakı TEKEL fabrikalarının satılması/ özelleştirilmesiyle hızlandı. Son 10 yılda rakı üzerindeki ÖTV yüzde 443 arttı. Tekel’i kim sattı? İkincisi, yüzde 443 zammı kim yaptı? Ölenler, işin sonucu. Aklını kiraya verenler, bu ölümlerin nedenlerini düşünse de soğuk soğuk espri yapmasalar olmaz mı diyesi geliyor insanın. Her şey bir yana, son yılların en büyük dersini Sooronbai Jeenbekov verdi. Kırgızistan’ın Cumhurbaşkanı olan bu değerli siyasetçinin sözlerini Nazi kılıklı siyasetçiler daha bir dikkatle dinlemeli. Diyor ki; ‘’ Kan dökülmesine ve halkına ateş edilmesine izin veren bir cumhurbaşkanı olarak Kırgızistan tarihine geçmek istemiyorum. İstifa kararımı aldım.’’
Yakınımda bir yerde olsa elini öpecek, kucaklayacağım adamı.’’ Ben gidersem devlet biter.’’ demiyor. ‘’ Ben gidersem ortalık yangın yerine döner.’’ der gibi konuşmuyor. Sessizce istifasını veriyor ve görevinden ayrılıyor. Bir pisliği yok ki buna cesaret edip bırakabiliyor. Koltuğa ölümüne yapışanları Kırgızistan’a mı göndermeli bilmem ki… Bence Jeenbekov’u Türkiye’ye davet etmeli. DTCF’de Antropoloji, SBF’de de Siyaset Bilimi dersi versin. Diploması vardır zaar… Kırgızlar, diplomasız birini başlarına baş yapacak kadar makarna/ bulgur tüketicisi değil ya…