Başbakan Nihat Erim 18 Mart 1971’de bakanlık teklif ediyor. Hocası Fehmi Yavuz’un sesine kulak verip reddediyor. O Fehmi Yavuz ki öğrencilerine ‘’ Benden üç şey bekleyebilirsiniz: 1- Toplantılara oturum başkanlığı yapabilirim. 2- Öğrencilerimin kitaplarına önsöz yazabilirim. 3- Öğrencilerim için nikâh tanıklığı yapabilirim. Diyen biridir.
Daha başka…
Ağız alışkanlığıyla da olsa inşallah/ maşallah denildiğinde hemen tepki gösteren yürekli biridir Fehmi Hoca.
Milli Eğitim Bakanı iken cenaze törenlerine/ daha doğrusu hiçbir törene çelenk gönderilmemesini isteyen biridir Fehmi Hoca. Çünkü, ona göre zengin bir kişinin ölümünde verilen ölüm duyuruları/ gönderilen çelenk paralarıyla birkaç okul yapılabilir. Bakanlığı reddeden mi? Ruşen Keleş !
12 Mart Müdahalesinden sonra İhsan Doğramacı’nın rektörlük teklifine, yakın arkadaşı Tuncer Bulutay’ın’’ Bugünün koşullarında rektör olman üniversitemiz için iyi olur ama senin için kötü olur.’’ demesi üzerine görevi kabul etmeyen kişi de o’dur. Bugün nüfusu 5 milyonun üzerinde olan Ankara için ‘’ Çağdaş bir kent değil ‘’ diyebilen hocadır Ruşen Keleş.
‘’ Civciv üretilebilir, patlıcan üretilebilir, patates ve domates üretilebilir ama arsa üretilemez.’’ deyip ‘’ Arsa üretimi ‘’ kavramının kullanılmasını doğru bulmayan hocadır o! Belediyelerin, kentin imar planını hazırlarken meslek odalarını, sivil toplum kuruluşlarını, üniversiteleri, ilgili kişileri ve grupları davet edip onların görüşlerinin alınmasını isteyen bir kent sosyoloğudur Ruşen Keleş.
Gecekonduların, devletin konut politikasının olmayışının ya da başarısız oluşunun sonucunda orta çıkmış bir olgu olduğunu dile getiren bir kent doktorudur Sayın Keleş. ‘’ Dünyanın geleceği konusunda iyimserim de Türkiye’nin geleceği konusunda iyimser olamıyorum.’’ diyen ve gerekçelerini sıralayan bir bilim insanıdır Ruşen Hoca.
1990 yılında ‘’ Türkiye’de belediyecilik 60 yaşında emekleyen bir bebek ‘’ diye yazan, bugün de belediyeciliğin hâlâ emekleme çağında olduğunu söyleyen gerçekçi bir kentbilimcidir. Türkiye’de yerel demokrasi bağlamında üzerinde durulmasında yarar olan bir konunun, terör ve şiddet olaylarına karıştıkları gerekçesiyle görevden alınan belediye başkanlarının yerine seçim yoluyla değil de ‘’ kayyım ‘’ atanarak belediyeci getirilmesi olduğunu dile getiren demokrat biridir Ruşen Keleş.
Kimi belediyelerin çıkardıkları dergilerin bir bölümünde belediyecilikle ilgisi olmayan birtakım Osmanlıcılık özentisi konuların çok pahalı kâğıtlara basılarak yayımlandığını savurganlık olarak değerlendiren Ruşen Keleş, 6360 sayılı yasayla birlikte 36 bin köyün 16 bininin tüzel kişiliğinin kaldırılmış olmasını doğru bulmayan Ruşen Hoca, iki dönem dekanlığını yaptığı SBF’nin efsane hocalarından… Aynı zamanda Hukuk Fakültesi mezunu.
ABD ve Japonya’nın çeşitli üniversitelerinde araştırmacı ve konuk öğretim üyesi olarak bulundu.
Kıbrıs/ Doğu Akdeniz Üniversitesi, İzmir/ Yaşar Üniversitesi, ODTÜ TODAİE ve Kapadokya Üniversitesi’nde dersler verdi. Şehircilik, belediyecilik, sosyal konut politikalarıyla ilgili yayımlanmış 7 kitabı bulunuyor.
Politikaya ilgi duyan bir babanın oğlu.
‘’ Ben, öğrencilik yıllarımda ve özellikle meslek yaşamımda siyasal vefasızlığın ve kadirbilmezliğin çok sayıda örneklerini gördüğüm için kendimi günlük siyasetten olabildiğince uzak tutmaya çalışmışımdır.’’ diyen Ruşen Keleş’in eşi Birgen Keleş ise TBMM’de 4 dönem CHP Milletvekilliği yaptı. Ruşen Hoca dilimiz Türkçe konusunda çok duyarlı biri.
Cafe, restoran, rezidans gibi sözcüklerin kullanılmasından kaçınmak ne ölçüde gerekliyse münasebet, mahal, tayyare, kıraathane, valide ve mektep sözcüklerinden de kaçınmanın bir zorunluluk olduğunu dile getirenlerden… Trabzonlu Ruşen Keleş’i bir sayfada ancak bu kadar anlatabiliriz.
Öğrencisi/ emekli Vali Kayhan Kavas’ın ‘ Nehir Söyleşi ‘ türünde onunla ilgili hazırladığı ‘’ Başka Bir Aşk İstemez’’ 2024 / Kasım ayında T. İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkmış. Akademik yaşamı bu denli varsıl bir üniversite hocası, herhalde bir elin parmakları kadardır, dedirten bu kitap belediyelerin kütüphanelerinde başucu kitap olarak bulunmalı...