İzmir'deki sağlık kurumları her geçen gün daha da kötüye gidiyor ve bu gidişe dur demek yerine herkes gözlerini kapatıp geçiştiriyor. Birlik Sağlık Sen Genel Başkanı Ahmet Doğruyol’un, Alsancak Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi’nin yangın merdiveni olmamasıyla ilgili yaptığı açıklama, sağlık sektöründeki güvensizliğin ne denli içler acısı bir noktada olduğunu yine bize gösterdi. Üstelik bu durum, sadece Alsancak’la da sınırlı değil...

İzmir’deki birçok sağlık kurumu, depreme dayanıksız yapıları, yetersiz güvenlik önlemleri ve acil durumlara hazırlıksız halleriyle adeta birer can yığınına dönüşmüş durumda.

"Bir Yangın Çıkarsa Ne Olacak?"

Doğruyol’un sorduğu soruya cevabımız basit: Kimseyi umursamıyorlar! Çünkü devletin sağlık sistemi, hastalarının güvenliğinden daha çok, kendi siyasi çıkarlarını ön planda tutuyor. Sağlık Bakanlığı’na bağlı Alsancak Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi’nde yangın merdiveni bile bulunmuyor! Bu, sağlığı korumak için yapılan bir kurumda yaşanması gereken en temel güvenlik önlemlerinin bile alınmadığının bir göstergesi. Sağlık çalışanları, hastalar, o binada bulunan herkes büyük bir tehlike altında. Bir yangın çıktığında, o binadaki insanların nasıl tahliye edileceğini kimse düşünmüyor. Kaç hayatın risk altında olduğunun kimse farkında bile değil.

Bu eksiklik sadece Alsancak’taki bir merkeze ait değil. İzmir’deki diğer sağlık kurumlarında da benzer eksiklikler mevcut. Deprem, yangın gibi acil durumlar karşısında tamamen hazırlıksız bir sistemle karşı karşıyayız. Ne yazık ki, sağlık çalışanları ve hastalar adeta "feda edilmiş" durumda. Bir sağlık kurumunun güvenliğini sağlamak, hastaların hayatta kalabilmesini garanti altına almak bu kadar mı zor?

"Yaptım Oldu" Mantığıyla Sağlık Sistemi Yönetilemez

Sağlık sistemindeki bu yapısal sorunların en büyük kaynağı ise devletin ve sağlık sektörü yöneticilerinin "yaptım oldu" mantığıyla hareket etmeleri. Herkes kendi bildiğini okuyor ve olanları sağlık çalışanlarına, hastalara oluyor. Yalnızca devlet yetkilileri değil, meslek odaları ve sendikalar da sürece dahil olmalı, kararlar bu birlikte alınmalı. Ancak ne yazık ki, sağlık sektöründe kararlar alındığında genellikle bu sürece dahil olmayan pek çok meslek örgütü ve sendika, sonucu yine sadece sağlık çalışanları ve hastalar üzerinde hissediyor.

Sağlık sisteminin düzelmesi için bir an önce komisyonlar kurulmalı. Bu komisyonlarda mutlaka meslekle ilgili odalar, dernekler ve bağımsız sendikalar yer almalıdır. Aksi takdirde, "ben yaptım oldu" mantığıyla yapılan düzenlemeler, sağlık sektörüne birer “bomba” gibi yerleştirilen yeni sorunlar yaratacaktır.

Sonuçta, sağlık sektörü çözülmesi gereken bir kriz halinde. Eğer bu kriz ciddiye alınmazsa, birkaç yıl içinde, bu tür acil durumlara hazırlıksız, güvensiz yapılar daha fazla can alacak, daha fazla mağduriyet yaratacak ve kimse bunun vebalini üstlenmeyecek... Geç kalmadan önce hazırlıklı olalım.

Tekrar görüşünceye kadar hoşça kalın.