Çok hasar almış olsa da kabul etmeliyiz ki toplumun çok geniş bir kısmı için Erdoğan hala sadece bir siyasi figür değil bir tabudur ! Erişilmez, dokunulmaz, dil uzatılmaz ve diğer ölümlülerden mutlak şekilde farklı olan bu tabulaşmaya ancak meşakkatli hikayelerle süslü uzun erimli bir süreçle ulaşılır…  Ve bu nimet bazı özel seçilmişler (!) hariç herkese nasip olmaz !

Mutlaka en az bir kez ölümden dönmeniz gerekir… Aslında uçamıyor olsanız da birilerinin sizi uçuyormuş gibi göstermesi ve İlahi bir nizamın kendisini muhafaza etmek için sizi seçtiği kutsanmış bir varlık olduğunuza sizi inandırması gerekir. Çok acılar çekmiş ama yılmamış ve asla yıkılmamış olmalısınız. Düşmanlarınızın sizi her an yok etmeye çalışmasına rağmen asla becerememeleri, ezeli rakiplerinizin nihayet önünüzde diz çökmesi ve akılları başlarına gelip biat törenleriyle saflarınıza katılması gerekir.

Tüm bunların karşılığında sadece ulaşılamaz, dokunulamaz ve dil uzatılamaz olarak kalmazsınız. Artık olası her başarısızlığınız sonucunda, sizi kutsayan kitle sizi olayın sebebi değil mağduru olarak görür. Öyle ya… İnançları temelinden sarsılmaması için seçimlerine sahip çıkmak zorunda kalan bu kitleye göre siz hata yapamayacağınızdan… Olsa olsa kandırılmış olabilirsiniz ! Çünkü herkes hiç sorgulamadığı inançlarına doğası gereği sonuna kadar sahip çıkar. Siz de tabu olmanın size sağladığı bu geniş güç alanıyla kendi özel hukukunuzu oluşturup bunun saltanatını sürersiniz.

Ancak bu hikaye ne kadar uzarsa uzasın aslında düzen başka şekilde işler ve sonuçta bir gün tabu mutlak surette çözülmeye başlar. Ama bu çözülmenin sebebi yani çıkış noktası hiçbir zaman ezeli siyasi rakipten kaynaklanmaz ! Zira rakibiniz uzun erimli süreçte başka hiçbir iş üretmeyip sadece size dil uzatarak tabuya saldırmış ve itibarıyla tabuyu desteklemiş ve güçlendirmiştir.

Çözülmenin asıl çıkış yeri içtedir. Yani; tabulaşma sürecinize katkı koyarak karşılığında kendi menfaatlerini doyumsuzca gözeten, size diz çökmüş hatta aklı başına gelip de saflarınıza katılmış gibi yapan ezeli rakipleriniz ile… Uçamıyor olmanıza rağmen sizi uçuyormuş gibi gösteren gerçek pay sahipleridir çözülmenin başlangıcı.

Siyasi dengeleri gözetmek adına bu yapılardan her birine bir pay merkezi tayin etmiş olmanıza rağmen… Gün gelip pay alanları daraldığında ya da yok olduğunda, sizin aslında uçamadığınızı ya da kendi destekleri olmadan ayakta duramayacağınızı ifşa etmeye başlarlar. Bu azgın güç savaşı, sizin gücünüzü kendi gücü olarak kullanmaya başlayıp, ilkin sizin bile dahil olmayı göze alamadığınız ancak sonuçta size katılmaktan başka çare bırakmayan bir hukuk yıkımını tetikler. Zira, hep kanaatkar olacaklarını ummanıza rağmen bir türlü doymayan bu pay sahiplerinin açtığı güç savaşına direnip kaybetmek, tabunun sonu anlamına gelir. Artık herkes aslında hiç uçamadığınızı öğrenecektir !

Bakın… Birbirlerinin varoluş süreçlerine direkt katkı yapan bu yapılarla Erdoğan arasındaki ilişkiye bile bizzat dilediğince yön veren bir sistemin varlığı uzun süredir hepimize görünür kılındı. Bu yapılar Erdoğan’a karşı gücünü gösterdi ve arka arkaya onarılmaz hatalı adımlar attırdı. Siyaset ticarete karşı her zaman bir adım önde olmasına rağmen… Siyasetten nemalanan ticaret boğulmaya başladığında, can havliyle siyaseti yıkıp dökeceğini ve bunun için her türden aracı kullanmaktan kaçınmayacağını bir kez daha ispat etti.

Oluşan bu iç dalganın yarattığı etki henüz Erdoğan’ın toplumun neredeyse yüzde kırkı için hala bir tabu olduğu gerçeğini ortadan kaldırmamıştır ancak hamle alanı artık ciddi şekilde daralmıştır. Kolay kolay sahip olunamayacak bu niteliği elde tutmak için, kendi özel hukuk alanının dahi çeperlerini zorlayan ve güç alanına tecavüz edip kendisini de katılmaya zorlayan bu yapıya karşı Erdoğan’ın hamle sayısı azalmıştır. Dış politikada daralan patikalara bir de iç siyasette bu vahşi iç güç savaşının eklemlenmesi, Erdoğan için artık bir varoluş mücadelesidir.

Gelinen noktada aslında her şey akıllı bir muhalefet sisteminin bir daha artık yeni tabu alanları oluşmaması için Erdoğan sonrası kamusal alanın tüm unsurlarıyla ne üzerine ve ne şekilde kurulacağını planlamasına bağlıdır.    

Bakalım, görüntüdeki ezeli siyasi rakip CHP akıllı muhalefet yaparak “kamusal alana” sahip mi çıkacak yoksa yıllardır sıkıştığı kontrollü muhalefet kimliğiyle “tabusal alana” yine omuz verip bu varoluş mücadelesinde Erdoğan’a tekrar destek mi olacak?

Dikkatle izliyoruz… Çünkü ülkenin geleceği bakımından en önemli faktör CHP’nin kimliği ya da kimliksizliğidir.