2 Nisan 2025’in ilk saatleri... Saat 02.15 idi.
Google’dan Sabahattin Ali ile ilgili fotoğrafları ve özgeçmişiyle ilgili kısa bilgileri indirdikten sonra  onun Türk Edebiyatının yüzakı  olduğunu, 2 Nisan 1948’de sonsuzluğa göçtüğünü  dile getirmiştim instagram sayfamda. 
Sabahattin Ali’yi sevenlere seslenmiş olmuştum bir bakıma.

Sabahatti̇n Ali̇’den Ender Tokuç’a 1
Öğle vakti de Filiz Ali’yi aramış, konuşmuştum. 1937 doğumlu Filiz Hanım’ı 30 Eylül’deki doğum gününde, babasının doğum günü olan 25 Şubat’ta da arayıp sormaya özen gösteriyorum. Çünkü o benim çok sevdiğim Sabahattin Ali’nin biricik kızı. 
O ne?  75’indeki Temel Koçaklar’dan da Sabahattin Ali’yle ilgili bir not düşüverdi telefonuma. Okudukça okuyasım gelen bir paylaşımdı… Öyle mutlu oldum ki, Temel Bey’i arayıp ona Filiz Ali’nin telefonunu verdim. Çok sevip saydığı yazarın kızıyla konuşması için… Filiz Ali’yi de bilgilendirmeyi ihmal etmeden tabii ki…
Temel Bey, mülkiyeli. Emekli vali. Kemal Nehrozoğlu için düzenlediğimiz bir gecede tanışmıştım kendisiyle.  Yıllar önce de Bergama’da kaymakamlık yapmış biri.
Her şey bir yana Antakyalı!
İki il, benim için özellikleri olan kentlerimiz!
Birincisi Muğla, ikincisi de Antakya ( Hatay )
Temel Koçaklar, çok dilliliğin/ çok dinliliğin/ çok kültürlülüğün toprağından.
Kültürlü, cana yakın, samimi, dostluklara önem veren, paylaşımcı, değerbilir bir yurttaş.
Keşke onun görev yaptığı bir yerleşim merkezinde ben de öğretmenlik yapıyor olsaydım.
                                                                                 *

Sabahatti̇n Ali̇’den Ender Tokuç’a 3
O gün eşimle birlikte Hatice- Ahmet Erkan kardeşleri de alarak Güzelbahçe’ye gitmek üzere yola çıkmıştık Karşıyaka’dan. Otobüste önümde ayakta duran genç kıza Sabahattin Ali’nin fotoğrafını göstermiş, sormuştum: ‘’ Tanıyor musun?’’
Ardından da 2 Nisan’ın onun ölüm yıldönümü olduğunu…
Meğerse Kürk Mantolu Madonna’sını okumuş kızımız. Nasıl da mutlu olmuştum.
Bu arada Hatice Hanım da kardeşi de otobüste İmamoğlu’na özgürlük /adil ve mertçe bir yarışın olacağı seçim sandığının kurulmasını dileyen imza kampanyasına imza toplamak için tek tek yolcularla konuşuyorlardı.
Bu iki kardeşe bayılıyorum. Uzaktan uzağa akrabalığımız da olan Hatice ve Ahmet, okudukları gazeteden de hergün üç adet alıp eşine dostuna dağıtan birer dava insanı.  
Otobüste de metroda da sürdürdüler eylemlerini. İkisini de kucaklayasım geldi doğrusu.  
                                                                                  *  
Halakızımın evine geldiğimizde ilk hoşgeldiniz Türkmenistanlı Rânâ Hanım’dandı. Ender ablamın bakıcısıydı bu bayan. Gepegençti ama beş çocuk, üç torun sahibiymiş meğerse… Kemal Anadol abimizin bakıcısı Zülfiye Hanım’ınki gibiydi  ‘’ abi ‘’ deyişi.
Ender ablam on yıldan bu yana tekerlekli sandalyede… Annemin bi tanecik sarı kızı, bizlerin Filiz Akın’a benzettiği hanımefendiler kraliçesi Ender Tokuç, benim orta ve lise yıllarımda  Eşme’de matematik öğretmeniydi. Eczacılık fakültesine girip sonraki yıllarda   başarılı bir eczacı olarak Gördes’te sürdürür oldu yaşamını. Gördes’e Hükümet Tabibi olarak gelen Doktor Hüseyin Tokuç ile evlenince  hiç ayrılmaz oldu Gördes’ten.
Hüseyin eniştemiz, sülalemizin centilmen damatlarından. Onu hep sevdik.
Gördes CHP İlçe Başkanlığı yaptı.
Seyrek de olsa Gördes’e gidip ziyaret ettiğim oldu onları. Her ikisi de Gördes’in saygın kişilerinden…
Şimdi emekliliklerini Güzelbahçe’de sürdürüyorlar, çocukları ve torunlarıyla…
Yazıp çiziyoruz ya… Kitaplarımız var ya… Zaman zaman bu nedenle şiir okumamı isteyenler oluyor. Tebriz’de Şehriyar’ın Müze Evi’nde böyle olmuş, ben de Nazım’dan şiir okuyarak kükremiştim. Çünkü İran’da kitaplarınızın olduğu biliniyorsa mutlaka şiir okuturlar size. Romancıysanız bile şair muamelesi görürsünüz.
Ender ablam ya da eniştem şiir okumamı ister gibi olunca ben de bu isteğe uyup okudum bir şiir. Sadece ben mi okuyacağım yani…

Sabahatti̇n Ali̇’den Ender Tokuç’a 2
Ender ablam meğerse neymiş!
Nazım Hikmet’ten okuduğu şiiri kayda da aldık. Otuzlu yaşlarına dönüvermişti adeta…
Sessiz, sakin, tekerlekli sandalyesinde hep dinlemede kalan Ender ablam şiir sözüyle birlikte canlanıvermişti adeta. 
Canım Ender ablam!
Ne de olsa Gördes’in eski belediye başkanlarından birinin kızı o !
Ne de olsa Gördes’in eski belediye başkanlarından birinin kardeşi o !
Ne de olsa Gördes CHP İlçe Örgütünün eski başkanlarından birinin eşi o !
Ne de olsa bir 47’li o!
                                                                                    *
Dönüş yolunda Hatice ve Ahmet kardeşler, metroda da otobüste de işlerine(!) devam ediyorlardı yine.
Ben ve eşim de saat 20.30’u bekliyorduk. Balkona çıkmayı, tencere çalmayı, düdük öttürmeyi…
Bugünlerde malum, sokağımız o saatte çın çın çınlamakta…
Benim düdük de öyle güzel seslendiriyor ki ‘ Hak- Hukuk- Adalet ‘i…