Ramazan aynın on dokuzuncu gününden herkese merhaba…
İzmir’in hazine değerinde camilerini anlatmaya devam ediyoruz…
Bugün sizlere Konak’ın İkiçeşmelik semtinin Agora Mahallesine konumlanmış hazine kadar değerli Pazaryeri Cami'den bahsedeceğim.
Pazaryeri Cami, İzmir’in en eski camilerinden biridir. Caminin çevresi, tarih boyunca farklı medeniyetlere tanıklık etmiş İzmir’in değerlilerinden biri Agora ören yerine yakın bir alanda agora mahallesinde bulunuyor.
Caminin yapım tarihi tam olarak bilinmemekte, 15. yüzyılın başlarında veya öncesinde yapıldığı ve aydınoğullarından Han Bey'e ait olduğu söylenmekte.
Pazaryeri Cami bir minare ve bir kubbeden oluşmakta, caminin dışı çok eski bir yapı olduğundan boyalı ve sade. Minare yapının yarısından başlayarak göğe yükseliyor.
Camiye oldukça nostaljik bir yapıya sahip ufak bir merdiven ile caminin giriş kapısına geliyorsunuz. Dışarıdan küçük görünen yapı içeriye girince göz kamaştırıcı güzellikte iki katlı, içeride büyük ibadet alanın yanı sıra birde mescit bulunmakta
Caminin iç mekânı da, tarihi ve sanatsal anlamda oldukça zengin.
Caminin her bir yerinde, bitkisel motiflerle bezeli desenler ve alçıdan yapılmış yapraklar gibi detaylar yer alıyor.
Pencere kenarlarındaki çiçek motifleri adeta bir çiçek bahçesi gibi. Mekanda çok fazla pencerenin olması dışarıdan gelen gün ışığı ile ortama farklı bir atmosfer katıyor.
Mekanın iç dizaynında
ahşap ve tahta detaylar mekanda oldukça ilgi çekiyor.
Kubbenin iç yüzeyi ise, özellikle kalem işi süslemeleriyle bezeli. 1956 yılında Gaziantepli Müslim Gökçek tarafından yapılan bu süslemeler ile tam bir sanat eseri yaratılmış.
Vaaz kürsüsü ve minber oldukça sade ve şık...
Minber beyaz ahşap çiçek motifleri ve altın yaldızlarla süslenmiş. vaaz kürsüsü ise oldukça sade tırabzanı ise tahtadan.
Mihrap kısmında ise oldukça etkileyici çiçekli vazo motifleri ve alçıdan yapılmış kıvrımlı dallar, mihrabı oldukça ihtişamlı gösteriyor.
Pazaryeri Camii, hala aktif bir ibadet yeri olarak kullanılıyor. Aynı zamanda, tarihî bir yapı olarak ziyaretçilere de açılmış. Camiyi ziyarete gelenler, sadece bir ibadet yeri görmekle kalmıyor; aynı zamanda İzmir’in tarihini, kültürünü ve mimari mirasını da yakından gözlemleme fırsatı buluyorlar. Cami, eski zamanların izlerini taşıyan zarif süslemeleri, mimarisi ve atmosferiyle sadece İzmirliler için değil, şehri ziyaret edenler için de önemli bir kültürel değer taşıyor.
Ramazan'ın en sevilen, en özel anı iftar vaktiyle gelir. Gün boyu süren sabrın ardından o ilk yudum suyun, ilk lokmanın yeri bir başkadır.
İftar, sadece oruç açmak değil, aslında bir araya gelmek, birlikte vakit geçirmek ve bu anıyı paylaşmaktır. Oruç'un açılış anı, evin içinde herkesin sabırsızlıkla beklediği, akşam ezanıyla birlikte herkesin aynı sofrada buluştuğu o özel andır.
Bir iftar sofrası, ne kadar sade olursa olsun, büyük bir değere sahiptir. Bir hurma, bir kase çorba ya da sıcak bir ekmek, hep birlikte yenildiğinde, o kadar anlam kazanır ki. Sofradaki her tabak, her lokma paylaşım ile farklı bir tattır. İftar saati, gün boyu susuz kalan, oruçla kuruyan dilin huzur içinde doyduğu andır.
Hayırlı Ramazanlar…
Tekrar görüşünceye dek hoşça kalın.