Ramazan ayının yirmibirinci gününden herkese merhaba…
Ramazan ayının başından beri, İzmir’in farklı semtlerinde tarihe tanıklık eden, Osmanlı'nın derin izlerini taşıyan, tarih bakımından en zengin camilerini tanıttık. Ve sekiz gün daha tanıtmaya devam edeceğiz.
İzmir’in en eski semtlerinden biri olan İkiçeşmelik, birçok tarihi olaya tanıklık etmiştir. Hangi sokağına girseniz sizi bir tarih karşılar. İkiçeşmelik Cami'de bu güzide semtimizde yer almakta...
Şimdi gelin İkiçeşmelik yokuşundan yukarı çıkarken önünden geçtiğimiz, İzmir’in tarihine sessizce tanıklık eden İkiçeşmelik Cami'ni yakından tanıyalım.
İkiçeşmelik Cami, adını aldığı semtten daha eski bir geçmişe sahip. Caminin giriş kapısında 1893 tarihini görüyoruz, fakat 1734 yılında yeniçeri Kurt Mehmet tarafından yaptırılmıştır.
Cami belirli tarihlerde onarımlar görmüştür. Hafız Süleyman Efendi , caminin en büyük onarımı yapan isimlerdendir. Süleyman Efendi, camiye eklemeler yapmış ve yapının sağlamlığını artırmıştır. 1900 yıllarda dönemin valisi Kamil Paşa minareyi yükseltip, güvenliğini attırmıştır. Ancak 1953 yılında İzmir’de meydana gelen depremde minare hasar görmüştür.
Cami karşıdan baktığımızda diğer cami yapılarından farklıdır, alt kısmında dükkanlar vardır. Bu sebeple camiye merdiven ile çıkılır. Cami bir minareden oluşmakta ve üzeri ahşap tavan ile kapatılmıştır. Yapının dışı oldukça sadedir. Minare yerden başlayıp göğe doğru yükselmekte.
Merdivenlerden yukarı çıktığınızda sizi karşılayan büyük ahşap kapı görülmeye değer nitelikte, içeri girdiğinizde cami oldukça büyük, geniştir ve iki katlı bir yapıya sahiptir.
İçerideki ahşap detaylar ahşap işçiliğin bir mekana kattığı ihtişam ve zarafetini gözler önüne seriyor.
Mekanın içerisinde sade süslemeler mekanın şık ve naif kılıyor. İçeriden caminin üstünü kaplayan kubbe Osmanlı'nın muhteşem motifleri ve hat sanatıyla bezenmiş.
Yapının her bir tarafı pencerelerle çevrilidir, dışarıdan içeriye süzülen gün ışığı ile içerisini nurlandırıyor.
Minber, vaaz kürsüsü ve müezzin mahfili caminin sade ve ahşap işçiliğinden nasibini almış. Minber ahşaptan yapılmış ve üzeri metal bir külahla kapatılmış. Vaaz kürsüsünün alt kısmı alçıdan korkulukları ise ahşaptandır. Müezzin mahfilinin tamamı ahşap malzemeden tasarlanmıştır
Mihrap yuvarlak bir niş şeklinde olup, kenarındaki kolonlar oldukça şıktır. Mihrabın üzerindeki çiçek ve yaprak motifli altın sarı taç mekana zenginlik katıyor.
İkiçeşmelik Cami, günümüzde sadece bir ibadet yeri olarak değil, aynı zamanda İzmir’in sosyal dokusunun önemli bir parçası olarak da varlığını sürdürmektedir. Cami bulunduğu konum ile İzmir halkının bir araya geldiği, hem dini hem de sosyal açıdan çok önemli bir merkezdir. Cami çevresindeki yapılar, İkiçeşmelik semtinin tarihsel ve kültürel zenginliğini yansıtmaktadır.
SAHUR VAKTİ...
Ramazan ayında sahur, sabah ezanına yakın bir saatte yenilen son öğündür. Bu öğün, sadece bedensel açlıkla başa çıkmayı sağlayan bir zaman dilimi değil, aynı zamanda dua, niyet ve sabırla geçen bir zaman dilimidir. Sahur öğününü kaçırmamak gerekmektedir, çünkü sahurun bereketi insanın maneviyatını güçlendirir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) de sahurla ilgili olarak, "Sahurda bereket vardır, onu terk etmeyin" buyurmuştur.
Hayırlı Ramazanlar…
Tekrar görüşünceye dek hoşça kalın.