Leyla, Sevgi, Ada üç dost... Leyla melankolik, aşka aşık, cilveli bir kadın, neşe kaynağı, Sevgi işten aşka zaman bulamayan, şaşkın, hastalığına çare arayan biri... Ada ise ekibin en akıllısı, en gizemlisi ve en güzeli... Rakı, balık, Ayvalık gibi... “Zeytin Ağacı” dizisinden bahsediyorum. Ayvalık'ın tüm güzelliklerini sunan, doyumsuz mezelerini tadıp güneşi batırmak isteyeceğiniz, tam bir kadın dizisi yönetmeninden senaristine, başrol oyuncularından izleyicilerine… Tülin Sultan ile bir çırpıda izledik. Dizi bitince ne zaman Ayvalık’a gideceğiz demeye başladı. Umut her zaman içimizde… Sevgi’nin annesiyle kaldığı taş evi görecekmiş. Yapım ekibi o kapıyı ve dış duvarları boyatsaydı bari. Paslanmış kapı güzel bir görüntü değildi. Her şeyi “Zaman’a” bıraktık, “Toprak’a” döndük.
“Geçmişi kabul etmek bugünkü tercihlerimizi de değiştirir. Peki, tercihlerimizi değiştirmek geleceğimizi değiştirir mi? Hatalar telafi etmek için yapılır kendinize şans verin.” Mark Wolynn Seninle Başlamadı Kalıtsal aile travmalarının kim olduğumuza etkileri ve sorunların üstesinden gelmenin yolları…” kitabı dizinin çıkış noktası… Hepimizin geçmişte travmaları vardır. (Ben, küçükken Mesude Teyzem elime bakıp, “Sen denizde boğularak öleceksin” demeseydi belki iyi bir yüzücü olabilecektim. Şimdi ayağımın yere değdiği yerde ördek suya daldı yapabiliyorum.)
Tuba Büyüküstün, Seda Bakan, Boncuk Yılmaz, Rıza Kocaoğlu, Fırat Tanış, Füsun Demirel, Murat Boz, Serkan Altunorak, Umut Kurt gibi önemli isimleri bir araya getiren, Zeytin Ağacı dizisi yayınlandığı günden beri 28 ülkede platformun en fazla izlenen dizisi oldu. Sevdiğim oyuncular bir araya gelmiş. Benim için Şampiyonlar Ligi gibiydi. Şarkılar mest ediyor. Murat Boz iyi ki kadroda… “Senden haber almadan nasıl çıkarım yollara, tek dileğim bir ışık olsa da güneş hep sana doğar gözlerim kamaşsa da senden başka görmez bir şey…” Hele Ayvalık’ta geçmesi, kısa da olsa İzmir’i görmek keyifliydi. 2 sezon bir an önce gelsin. İzleyin. Sonra Ayvalık’a gidip doyulmaz mezelerini tadın, lor kurabiyesi alıp dönün. Aydan Abajoli ve Sırma Buğdaycı ile Zeytin Hasatı’na gitmiştik. Ne güzel bir gündü. Günün sonunda elimizde üzüm suları güneşi batırmıştık… Gece dönmek zorunda olmasak daha iyi olurdu; hakkını tam verirdik ama… Zeytin ağacı aile gibidir köklerinden dallarına ve parıldayan meyvesine kadar…
SANATHANE…
İzmir’i simgeleyen zeytin ağacı, palmiye ve meyve ağaçlarının bulunduğu bir bahçede, hafif rüzgar esintisi eşliğinde, yıldızların altında, sevgilinizle bir film izlemeye hazır mısınız? “Eveeet!” dediğinizi duyar gibiyim. Konak Belediyesi, altın üçgen olarak tabir edilen bölgenin en önemli ayaklarından Basmane’de bir sanat evi açtı. Daha önce silah imalatı yapılan 200 yıllık bina artık Sanathane… Yoklama yaptık… Müzik, eğlence, söyleşi, şiir, şair, Tiyatro, oyun, oyuncu, dans, performans, sergi, fotoğraf, resim, heykel, workshop, sinema burada… Sanatın tüm renkleri buluşmuş. Tarih kokan mekanda banklara oturup, elinizde mısır ve gazoz ile açık havada film izlemeyeli uzun zaman olmuştu. Çocukluğuma döndüm sanki… Balçova’da Duru Plaza en son Açıkhava sinemasıydı yüreğimde yer eden… Burası tam bir gösteri sanatları merkezi olmuş. Her akşam farklı etkinlikler bulabileceksiniz Basmane Garı çaprazı Oteller Sokağı’nda… Gelmişken Kadın Müzesi’ni de gezmeyi unutmayın.
KAMİLE HOCAM…
Bildiğiniz gibi “Dünyayı kadınlar yönetmeli” diye düşünürüm. Zorluklar içinde yaşayıp başarıyı yakalayan kadın öykülerini de zaman zaman anlatırım. Geçtiğimiz gün böyle bir kadını sonsuzluğa uğurladık. Kamile Eken, 24 Eylül 1951’de Mardin Derik’de doğdu. İlkokulu bitirdikten sonra amcası istemedi diye okuyamadı. 16 yaşında evlendi Kamile Öztemel oldu. Eşi de okumasını istemiyordu. O içindekileri eşi uyuyunca yazıya döküyor sabah sobada yakıyordu. 7 çocuğu oldu. 2 erkek 5 kız… Onların en iyi şekilde eğitim almalarını sağladı. 1980 yılında eş durumundan İzmir’e yerleşti. İzmirli oldu. Eşini kaybedince tekrar kaleme sarıldı. İçindeki ateş sönmemişti. Yazdı… Yazdı… Yazdı. Önce çocuklarına okuttu. Şaşırdılar “Bunları sen mi yazdın?” Acıları, özlemleri, söyleyemediklerini yazdı. Çocukları destekledi. Yazdıklarının basılıp kitap olmasına çok sevindi. Umut oldu. 63 yaşında ilk kitabı “Aşkın Bağbozumu” hemen ardından devamı niteliğinde “Masumiyetin Kanatları” ve iki sene önce 8 hikayeden oluşan “Zamanın Derinliklerinden”… Herkese azmiyle örnek oldu. Kitap Fuarı’nda kitaplarını imzaladı. Dilinden hiç düşmeyen, çocuklarına ve torunlarına öğütlediği sözler kendisinin de yoldaşı oldu. "Kaç yaşında olursanız olun, hayallerinizden asla vazgeçmeyin. Hayaller dileğe dönüşür, dilekler duaya ve dualar da er geç bir gün mutlaka kabul olur" Hayalinden hiç vazgeçmedi. 71 yaşında amansız hastalığa yakalandı. Daha tedavinin başında hayata gözlerini yumdu. Kamile Hocamı Ege Tv’de haber bültenimize konuk etmiştik. Yazım serüvenini en ince ayrıntılarıyla muhabirimiz Tayfun Delice’ye anlatmıştı. Öztemel, gazetemiz yazarı, ekonomist, CHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Mehmet Hasan Eken, Mehmet Cudi Eken ve Mehmet Ali Eken’in ablası… Eserleriyle kalbimizde yaşayacak. Tüm ailesine başsağlığı diliyorum.
ABDESTLİ GEMİ…
Karşı komşumuz Nurhayat Teyze yolumu gözlüyor balkonda… Her akşam gündemi tartışıyoruz. Geçen gün “Evladım bu abdestli gemiyle ne uğraşıyorlar bak ne güzel dini bütün bir gemi” demez mi? Güler misin ağlar mısın? Dur burdan anlatmayayım geliyorum yanına sen çayı koya dur diyerek yanına gittim. Başladım anlayacağı dilden anlatmaya “Teyzem, bu gemi senden birkaç yaş küçük 63 yaşında, kendine çok zarar vermiş. Nükleer uçak gemisi… Brezilyalı… Nae Sao Paulo… Çok hoyrat kullanmış kendini, Kamile Hocam gibi kalemi eline alacak durumda değil. Motoru yok. Ciğersiz yani… Hiç kimse kabul etmemiş. Sökülüp hurda olarak kullanılmak üzere İzmir’e doğru yola çıkıyor. 45 gün sonra İzmir’de olacak. Pimi çekilmiş bir bomba gibi… Abdest değil asbest… Asbest çok tehlikeli kanser yapan bir malzeme gemide sadece bu değil birçok nükleer atık var. Kesinlikle İzmir’e gelmemeli… İzmir çöplük değil. Para candan daha kıymetli değil. Sen böyle balkonda oturarak haberleri izlerken yanlış anlama bari…” gözleri doldu Nurhayat Teyzemin, “Durduralım o zaman evladım” dedi. Durduracağız merak etme teyzem!
FESTİVALDEN FESTİVALE…
Güzelbahçe Payamlı Bardacık Festivali’ne sayılı günler kaldı. Önümüzdeki hafta sonu Payamlı’dayız. Kavacık Üzüm Festivali için bir ay daha bekleyeceğiz. Dikili sizi çağırıyor. Altınkum Yazarlar Festivali Deniz, Kum, Kitap keyfi sizi bekliyor. Yazarlarla tanışıp, sohbet ederken birlikte tatil yapmak paha biçilmez. Gümüşlük’te piyano dinlemek için Bodrum’a da gidebilirsiniz. Ya da oturun kamelyanızda festivalleri gazetenizden takip edin.
KAMELYA YAYINDA…
Sabina Urfan’ ın yeni teklisi “Kamelya” tüm dijital ortamlarda ve video klip olarak kendi youtube kanalında Pazar gün yayınlanacak. Söz ve müziği kendisine ait düzenlemesini Ozan Sarıboğa’nın yaptığı şarkının video klibinde ise Erkan Güneş’in imzası var. Urfan şarkıyı zorlaşan hayat şartlarında yüzünüzde bir tebessüm oluşturmak için hazırladıklarını söylüyor. “Yüzlerde gülümseme, bir dans etme isteği verirse mutlu olacağım. Geçen yıl “ırgat çocuklar” ile çalışan, suistimal edilen işçi çocuklara dikkat çekmeye çalışmıştım. Bu defa, gittikçe zorlaşan hayat şartları yüzünden kararan içimize birkaç damla su serpmek istedim. Sevgiden bahseden bir yaz şarkısının ne kadar işe yarayacağını elbette bilemem. Ama elimden gelen şimdilik bu... Dediğim gibi; yüzlerde gülümseme, bir dans etme isteği verirse mutlu olacağım”
BU SERGİ KAÇMAZ…
Ege Magazin Gazetecileri Derneği karma fotoğraf sergisi 8 Ağustos Pazartesi saat:18.45’de Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde açılıyor. Sergide çok sevdiğim dostlarım, Aydın Çetinkaya, Aykut Fırat, Bahri Karataş, Başak Atilla, Ercan Akgün, Esat Erçetingöz, Hürol Dağdelen, Işık Teoman, Kadir Demirel, Latif Sansür, Mehmet Kurt, Mustafa Oğuz, Serhan Şarman, Yusuf Çınar eserleriyle yer alacak. Trafik kazasında kaybettiğimiz Tarık Sarı’yı da anacağız. Ege Orman Vakfı işbirliği ile oluşturulan Tarık Sarı Ormanına bir fidan da siz bağışlayabilirsiniz
AÇIN RADYONUZUN SESİNİ…
Radyo Ege yepyeni programlarla yanınızda olmaya devam ediyor. İstekleriniz gelmeye başladı. Aliağa’dan Leyla, Seferihisar’dan Derya, Çeşme’den Deniz, Bodrum’dan Ada, Denizli’den Toprak istemiş
“Bende zincirlere sığmayan o deli sevdalardan
Kızgın çöllerde rastlanmayan büyülü rüyalardan
Kolay kolay taşınmayan doludizgin duygulardan
Yalanlardan dolanlardan daha güçlü bir yürek var
Haydi gel benimle ol
Oturup yıldızlardan bakalım dünyadaki neslimize
Ordaki sevgililer özenip birer birer
Gün olur erişirler ikimize…”
Daima Gülümseyin!