Temmuz ve Ağustos ayları genelde tatil ile geçirilir. Ancak tatil yapmak da maalesef artık lüks sayılıyor. Peki Yunan adalarının tercih edilmesi sonucu yansımalarını gördünüz değil mi? Çeşme ve Bodrum da istenilen turizm hareketlenmeyince, hayat pahalılığı mı dersiniz istenildiği gibi şişirilen fiyatlar mı dersiniz bunun adına sonuçta lüks sayılacak kadar pahalı tatil kimsenin tercihi olmadı ya da olamadı.

Her sene pahalılıkta verdiğimiz örneklerin başında gelen lahmacun bu yıl da yine örnek verilmeye devam etti 1000 liraya lahmacun lüksü özetliyordu. Bir yıl boyunca istikrarlı çalışıp mücadele eden her bireyin muhakkak tatile ihtiyacı var. Tatil yapamayan firmaların çalışanlarında performans düşüklükleri görülmüştür. 


Bizdeki adıyla yıllık izine çıkmak tabii ki tatil anlamına gelmez. Yıllık iznini alıp çocuğuna evde bakan ya da ufak bir ev tadilatında daha uygun bütçe ile günübirlik tercihlerle rahatlamak yeniden güç toplamak da ne kadar mümkün olur aşikar. 


Yıllık izinde bir memlekete gidelim deseniz bile en az iki asgari ücrete yakın bir birikiminiz yoksa o da hayal. Ne kadar da lüksmüş arkadaş bu en temel ihtiyaç... Magazin programlarında hangi ünlü yatıyla nerede bikinisi ile poz verdi dışında bir şey yok yaz aylarında. Ha belki başkalarının tatilini izleyerek de bu yazı geçirmek de bir ironi olabilir. 


Aslında bu tablo iki yıl öncesinden kendisini fazlasıyla belli ediyordu. Hatırlayın 12 ay ya da 18 aya varan vadelerle tatil yapma imkanı veriliyordu. Eee diğer yaz geldl ama siz geçen yıl ki tatilin taksitlerini bitiremediğiniz için bu durum sonunda şişti tıkandı kaldı.


Hayat pahalılığı işte serinlemek için bile klimalara elimizi korkarak götürüyoruz.

Aklımda deli sorular; Neden Euro karşısında 36 kat daha düşük Türk liramla bile yurt dışında daha uygun tatil yapabiliyorum?
Aslında çorap söküğü gibi ekonomimizin durumu bile bu örnekle özetlenebiliyor.


Tamam asgari ücrete zam yapılmıyor, yapılmasında deniyordu ancak asgari ücrete zam geldiğinde marketler başta olmak üzere fiyatları coşturuyorken bu kez zam asgari ücret hariç herşeye yapılmaya devam etti. Bu şekilde olmamalıydı. Tatil için  Yunanistan gibi alternatifler var ancak yaşam içinde hepimiz yurdumuzu terk etmeyeceğimize göre tek bir çözüm kalıyor. DENETLENME... 
Evet Ekonomi Bakanlığı da tam olarak şimdi bunu yapıyor ama serbest piyasadaki denetlenme hala yetersiz. Çok büyük bir zaafiyet var neden bu kadar büyük bir açık var neden önlem alınamıyor gibi aklımızda ki deli soruların yanıtını aramaktansa, mevcut durumun hoşnutsuzluğu noktasında hem fikir kalmak yerine bireysel olarak da harekete geçip bir yerden başlamak adına bence krizi fırsata çevirenler gibi değil örnek bir ekonomi politikası her birey güdmeli. 


Nasıl mı ? Bakın Çeşme de kimse kalmayınca o meşhur lahmacun ve döner fiyatları geri çekilmeye başladı bile. Demek ki oluyormuş.
Ekonomi de de zincir halkasını bozmadan birlik içinde bir karar alınırsa esnaf da sattığı şeyi tekrar yerine koyabilir ve ticaretine devam edebilir. 
Elbette faiz oranları belimizi büküyor ama bunun yansımasının faturasını böyle adil olmayarak sadece bunun altına sığınarak her şeyin fiyatını artırmamalıyız.
İç turizmin yeniden hareketlenmesi için bu gidişatı durduran net bir tavır gerekiyor. Bir iki esnafın değil topyekün bir hareket ile belki de bu yazı bile yeniden turizm adına kazandırabilirler.
Vücudumuzun zekatını verelim. Bunun içinde ülkemizin % 50 si ya da % 65 i değil %100'nün ortak akılla hareket etmesi gerekir.
Hep başımızdaki liderleri eleştirip ya da onlardan beklemektense bu süreyi kontrollü bir şekilde normalleştirebiliriz.


En zor zamanlarda bunu hep başarmış bir millet olarak yeniden birlik içinde hareket edilirse sakince bunu da alabileceğimizi düşünüyorum. Şu an için sadece tatili bile ucuzlatmak ekonomimize akan bir kaynak oluşturacaktır. 


Pandemi de bile turizm sektörü yaklaştığında vaka sayıları düşürülüyor diye tartışılırdı.


Öyle ya da böyle turizm için her şey göze alınıyordu çünkü büyük bir gelir elde ediliyordu. Şimdi bırakın iç turizmi dışardan bile tercih edilmeme sebebimiz hayat pahalılığı değil; çok pahalı olmamızdan. İkisi de o kadar ayrı şeyler ki inşallah bu durumu artık düzeltiriz. Yoksa tehlike çanları hiç susmayacak. Gemiyi batırmak yerine hep birlikte onararak mücadele etmeliyiz.
Böyle olursa yaşanılır bir hayat ve aslında ihtiyacımız olan ve lüks sayılmaması gereken bir tatile de kavuşabiliriz.
Bunun içinde kimin üzerine ne düşüyorsa yapması gerekiyor.


Medyanın da gücü ile mesafeleri kısaltıp ülkemizin her yerindeki fırsatçıları sizlere deşifre etmeye devam etmeliyiz. Her şapkadan bir tavşan çıkmasını elbette beklemiyoruz ama sonuçta aynı yolda devam ediyorsak ve hem fikirsek kısa vade de sonucu almak ve ipi göğüslemek için hemen harekete geçmemiz gerekir.
Demokrasinin de gereği budur. Dayanışma ile aşılamayacak hiçbir şey yoktur.
Meydan okumak değil ama sağlam bir duruş yolu sergileyerek başlayabiliriz.
Kim ne yapmışı sorgulamak yerine ben ne yapabilirim düşüncesi bile yol almamızı sağlayacaktır. 
Hayatınızı ve tatilinizi ertelemeyin. Bir yerden beraber başlarsak ötelediğimiz herşeyi gerçekleştirebileceğiz.