Zafer Bayramı’nda dünyaya gelen bir insan olarak özgür bir ülkede doğduğum için Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e minnettarım, devrimlerini, düşüncelerini yaşatmak için tüm benliğimle mücadele ediyorum. Hatta öğle bir evlat yetiştirdim ki dünyanın değişik ülkelerinde verdiği konserlerde, Türk olduğunu, Cumhuriyet Kadını olduğunu göğsünü gere gere söyleyerek bizleri hala Arap yaşamı ile kıyaslayan AVRUPALILARA ders veriyor.

DEVLET ADAMI BÖYLE OLUNUR

30 Ağustos Zafer Bayramı’nda büyük önder ATATÜRK’ü, 94 yıl önce verdiği çevre dersi ile anmak istiyorum.    “Dünya” diyorum çünkü 1930 yılında hiçbir Başkanın, Devlet Adamının çevre konusunu ağzına bile almadığı dönemde asırlık çınar ağacının bir metrelik dalını kestirmemek için yaşadığı köşkü 4 metre 80 santim raylar üzerinde uzaklaştırttığını bileniniz var mı? Atatürk’ün, askerlik, liderlik ve devlet adamlığında gösterdiği başarıları defalarca yazıldı ancak çevre ve doğaya olan düşkünlüğüne çok az değinildi. Bir iğde ağacının kesilmesine, bir tayın ölümüne ağlayan büyük önder bir çınar ağcının dalının dahi kesilmesine karşı çıkmıştır. 

Atatürk’ün 21 Ağustos 1929 günü Bursa’ya gitmesi gerekir. Bu gezisinde ilk defa Mudanya yolunu kullanmak istemez. Ertuğrul Yatıyla İstanbul’dan hareket ederek Marmara kıyılarını seyrede seyrede yol alırken, Yalova sahil kenarında dallarını özgürce uzatmış, başı dik ve asırlık o çınar ağacını görür ve dakikalarca hayranlıkla izler. Atatürk, yatından iner ve ulu çınar ağacının yanına gider. Gövdesi ve kollarıyla insanlara güven veren ulu çınara sırtını dayayıp uzun süre oturur. Ayağa kalktığında çınara daha yakın olmak istediğini ve hemen yakınına bir ev yapılması ister. Çünkü, Atatürk için hayatı boyunca ÇINARLAR, KAYINLAR, MEŞELER, ÇAMLAR, SALKIM SÖĞÜTLER en kutsal değerlerdir. Atatürk’ün dev çınar ağacının hemen yanına yapılmasını istediği ev 13 Eylül 1929 tarihinde bitirilir. Atatürk bir gün, dev çınar ağacının yanına yaptırdığı köşküne geldiğinde çınar ağacının dalını kesmeye çalışan bahçıvan ile karşılaşır ve hemen aşağıya inmesini ister ve nedenini sorar. Görevli bahçıvan, “Ağacın dalları uzamış, binanın duvarlarına dayandığı için kesiyorum efendim” yanıtını alınca Atatürk o yıllarda düşünülmesi bile imkansız olan bir emir verir “AĞAÇ KESİLMEYECEK BİNA KAYDIRILSIN”.

Görev İstanbul Belediyesi’ne intikal ettirilir. Belediye Fen İşleri Yollar ve Köprüler Şubesi sorumluluğu üstlenir. Ünlü Bestecimiz Ferit Alnar’ın kardeşi olan Baş Mühendis Ali Galip Anlar, yanına aldığı teknik elemanlarla Yalova’ya gelerek çalışmalarına başlar. 8 Ağustos 1930 tarihinde önce bina çevresindeki topraklar büyük bir dikkatle kazılıp yapının temel seviyesine inilir. İstanbul’dan getirilen tranvay rayları döşenir. Santim, santim çalışılarak raylar binanın altına oturtulur. Artık binanın raylar üzerinde kaydırılarak ağaçtan uzaklaştırılması aşamasına gelinmiştir. Güzel ve sıcak bir yaz akşamında Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ile birlikte kardeşi Makbule Atalan, Vali Vekili Muhittin Bey, Emanet Fen Müdürü Ziya Bey ve Cumhuriyet Gazetesi Baş Muhabiri Yunus Nadi nezaretinde bina 4 metre 80 santim kaydırılarak çınar ağacının bir metrelik dalı kesilmemiş olur.  

Bu olağan üstü ve riskli iş 10 ağustos 1930 tarihinde yani 2 gün içinde tamamlanır.  10 Ağustos 1930 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’ndeki bu haberi okuyanlar ülkenin içinde yaşadığı onca önemli meseleler arasında bu olayın ne ifade ettiğine bir anlam veremezler. Bir çınar ağacının bir metrelik dalının kesilmesi için bir köşkün kaydırılmasını hayretle karşılayanlar bile olur. Çünkü o devirde ne ozon tabakasının delinmesi, ne küresel ısınma, ne global kirlilik, ne asit yağmurları, ne orman katliamları ne de çevre sorunları konusu gündemde yoktur.  Doğanın ve çevrenin önemi dünyada hiçbir ülkenin hiçbir devlet başkanının gündeminde dahi yokken Atatürk, bu gün dünyada yaşanan çevre sorunlarını tahmin edercesine önemli bir öğretmenlik yapmıştır.

Atatürk, yalnızca ülkenin kurtarıcısı, milletini özgürlüğe ve bağımsızlığa kavuşturan bir lider değil, aynı zamanda bir karış toprağın, bir tutam yeşilin önemini de milletine anlatmaya çalışan bir lider olmuştur. Şu anda Yalova’da müze haline getirilen Atatürk’ün köşkünün adı günümüze kadar “Yürüyen Köşk” olarak gelmiştir. Benzer bir olay Amerika’da 1998 yılında yaşanmış ve tarihi bir müzikhol raylar üzerinde 50 metre kayrıldığı için televizyonlarda birinci haber olmuş.  Evet Atatürk’ün 94 yıl önce tüm yokluklara rağmen gerçekleştirdiği çevre olayı, dünyayı hoyratça kullananlara örnek olsun.