Manisa / Köprübaşı’ndan Murat Yılmaz, ‘’Selam amca! İzmir Gazetesi’nde yazmıyormuşsun artık. Nerede yazıyorsun'‘’ diye bir ileti gönderince Murat ve Murat gibi okurlarımı düşünerek yeni gazetem Son Mühür’e ilk yazımı hemen yazıp göndereyim dedim.
Sonuçta, Hürol Dağdelen neredeyse biz de oradayız.
Âdettendir ‘ merhaba ‘ yazısı yazmak. Biraz kendini anlatmak…
Yaş 67 olmuş. 33 kitap…
Geride annemin ve benim adımı taşıyan 49 kütüphane…
Kendimi anlatmaktan ziyade bunu okurların merakına bırakmanın daha doğru olduğunu düşünenlerdenim.
Bir şeyi söylemeden de geçemem ama…
Yazmadan yapamam!
*
Bilimsel özerklik azaldı.
AKP'nin ağırlığı tavan yaptı.
Üniversitelerde AKP'li rektörler dönemi başladı.
Yeni yılın seçtiğim ilk haberi bu!
Gel de yazma…
Önceleri seçimle belirleniyordu rektörler. En çok oyu alan 6 isim YÖK tarafından 3'e indiriliyor, sonra da cumhurbaşkanına sunuluyordu. O da birini rektör olarak atıyordu.
15 Temmuz 2016'dan sonra seçimler kaldırıldı. Rektörleri Cumhurbaşkanı atamaya başladı. Bir fakültenin mezunu olmayan Cumhurbaşkanımızın atadığı rektörlerle çalışıyor bugünün medreseleri/ pardon üniversiteleri...
Eskinin ne kadar AKP'li siyasetçisi varsa şimdi rektör!
Hatta, profesörlük şartı bile aranmayacak bundan böyle.( 11 Temmuz 2018 tarihli Hürriyet )
O AKP’li rektörler mi …
ESKİ AKP’LİLER BUGÜN REKTÖR!
Vural Koyuncu Kütahya'da, Nükhet Hotar İzmir'de, Necdet Ünüvar Ankara'da, Edibe Sözen Gaziantep'te ( galiba istifa etti ) Necdet Budak İzmir'de, Mazhar Bağlı Nevşehir'de, Cevdet Erdöl İstanbul'da, Cem Zorlu Konya'da Ömer Çomaklı ise Erzurum'da bir üniversitenin başında...
Son olarak milletvekili ve belediye başkan adayı olmuş bir AKP'li, şimdi Boğaziçi Üniversitesi'nin rektörü...
Protesto gösterilerinin azametinden anlıyoruz ki Boğaziçi’ne layık biri değil… Durduk yerde bu kadar eylem boşuna olmasa gerek…
Toplam 20 AKP'li, rektör yapılmış Erdoğan tarafından...
Sadakatin liyakati solladığı günler yaşıyoruz.
Recep Tayyip Erdoğan Türkiye’sinde çoğunluk alıştı bunlara ama gençlik/ üniversite gençliği yutmuyor. İstemiyorlar AKP’li rektörü…
Ortalık ayağa gelmiş, bunu yazmamak olur mu'
Ortalık işsiz dolu… Sefalet diz boyu iken sosyetenin önde gelen kadınlarından Derin Mermerci, sokak hayvanları aç kalmasın diye Ardahan’a bir tır dolusu mama gönderiyor.
Yazılmaz mı bu'
Memlekette en düzenli artışın ne olduğu sorulsa ne dersiniz'
Ben söyleyeyim: Kadın cinayetleri…
2011’de 121, 2012’de 210, 2013’te 237, 2014’te 294, 2015’te 303, 2016’da 328, 2017’de 409, 2018’de 440, 2019’da 474.
Evet... Yıldan yıla düzenli artış gösteren tek konu kadın cinayetleri…
Öykü ya da roman bile yazılmaz mı bu konuda sorarım…
İmamların, mollaların egemenliğindeki bir Türkiye'de AKP'li siyasetçilerin rektör yapılması anormal bir durum değil... Üniversitelere öyleleri gerek zira...
Seçimlerin 15 Temmuz 2016'dan bu yana kaldırılmış olması bir başka düşünülmesi gereken nokta!
15 Temmuz AKP'ye yaramış hep. Rastlantının böylesine ne denir bilmem...
Darbe girişimi zarar vermek yerine yarar sağlamış AKP'ye.
*
Rektörleri atayan RTE, konuştuğu her sözle döktürüyor.
Son olarak, '' Ben Sözcü okumuyorum. Kimse de buna para verip almasın.'' dedi.
Rifat Serdaroğlu, duygularıma tercümanlık yapmış: '' Keyfimizin kâhyası mısını? '' diyerek...
Ben, işi biraz daha uzatacağım...
'' Sana n? ''
‘OKUMAYIN’ DEMEK NEYİN NESİ
*
İzmir’de biri, '' Ben Orhan Pamuk'u okumuyorum! '' diye esip gürlemişti bir ara… Nobel Edebiyat ödülü kazanmış bir yazarımızı beğenmediğini söylüyordu o malum zat…
Beğenmeyebilirsiniz, okumayabilirsiniz bunu anlarım. Sonuçta bir tercihtir bu... '' Okumayın! '' demek neyin nesi oluyor'
Keyfimizin kâhyası mısınız'
Size ne!
Ben, Orhan Pamuk'u da Sözcü'yü de zevkle okuyorum.
Sözcü'nün dış politikayla ilgili yorumlarına evet demesem de...
Benim dünyamda, ötekileştirmelere / düşmanlıklara yer yok çünkü.
Okumak bireysel bir eylem. Bir başkasının benim bireysel alanıma girip okumama karışıyor olması hiç de hoşuma gitmiyor doğrusu...
Size ne, Orhan Pamuk'a olan ilgimden, Sözcü'yü her gün alıp okumamdan!
İlk ayet '' İkra' ydı. '' Oku '' diyordu o ayet...
Neyi okumamızı ya da okumamamızı değil, okumamızı istiyordu sadece.
Açıklaması şu: '' Ne bulursan oku ! ''
RTE ise '' Sözcü'yü okumayın '' diyor.
Cumhurbaşkanı, tarafsız olması gereken biri... Bu konuda ettiği bir de yemin var üstelik… Herkese kucak açması gereken biri.
RTE ise Cumhurbaşkanı olarak değil de AKP Genel Başkanı olarak konuşuyor.
Yakışıyor mu'
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin arızası da bu zaten!
İstemiyoruz böylesi bir sistemi!
Neyi, okuyup neyi okumamam gerektiğine karışan birini istemiyorum ben!
SÖZCÜ’YE DESTEK ÇIKTI ASLINDA
Analitik düşünce yoksunluğundan olsa gerek, bu sözün yaratacağı tepkiyi düşünemedi. Nedenine gelince…Şimdi Sözcü, bayilerde bulun(a)maz durumda.
Keşke, bir de ‘’ Birgün’de ne var ki… Okumuyorum, bakmıyorum bile! ‘’ deyiverse…
*
Volkswagen'in tasını tarağını toplayıp gittiği 2021'in ilk iki gününde 86 otelin satışa çıkarıldığı, Zonguldak'ta bir imamın şehit babasının burnunu kırdığı, Siirt'te 87 ALES ve 96 dil puanı ile ikinci sıradan araştırma görevlisi kadrosu sınavına giren Egemen Kurtoğlu'nun elendiği/ sınavı ise son sıradaki kişinin kazandığı, Aydın'da görev yapan bir imamın ailelerden cenazeleri yıkamak için 650- 1000 lira istediği, Kitle İmha Silahlarının Önlenmesine İlişkin Kanun önerisinin arasına ' torba yasa ' taktiğiyle dernek faaliyetlerinin durdurulması/ kapatılması ve değiştirilmesi yolunu açan yasal düzenlemeyi sokuşturan kurnazlığın baş aktörü AKP' nin tadımızı tuzumuzu kaçırdığı şu günlerde kendisine olan tepkileri azaltmak adına Cumhurbaşkanımız keşke '' Benzine, konut ve işyeri kiralarına, suya, elektriğe, ete, süte, ulaşım hizmetlerine bu yıl zam yok ! '' deyiverse…
Deyiverse de milletin gönlünü alıverse…
*
Profesör olmuş bazı ilahiyat hocalarının, kendileriyle aynı görüşü paylaşmayan birileri için ‘’ Cenazeleri camiye alınmamalı ‘’ gibi sözlerini unutalım istiyorum.
AKP’li Esenler Belediyesi gibi cami satan belediye haberlerini unutalım istiyorum.
*
Nedenine gelince…
Şu andan itibaren içişleri bakanlığı, terör gerekçesini kullanarak iktidarı eleştiren / farklı düşünen/ iktidara yan bakan bütün sivil toplum kuruluşlarına hiçbir yargı kararı olmadan kayyım atayabilecek, derneklerin faaliyetlerini askıya alabilecek ve de kapatabilecek.
Çünkü, Meclis’te AKP’li ve MHP’li vekillerin oylarıyla bu proje yasalaştı.
Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarını dinlemeyen, ‘’ Bizi bağlamaz ‘ diyebilen gözükara bir Cumhurbaşkanımız var.
Volkswagen’in Türkiye’ye yatırım yapmaktan vazgeçmesi üzerine, sanayi ve teknoloji bakanımızın ‘’ Kendisi kaybeder.’’ Sözü de herhalde bizleri güldürmek için…
Üzüleceğine, vahsınacağına ‘’ kendisi kaybeder ‘’ diyor.
Uzayda yaşıyor gibi…
Cumhurbaşkanı ve burnunun dibindekiler şunu düşünemiyor:
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Hukuk sistemi, hukuka güvenin azalması, adaletsizlik, liyakatın devre dışı kalması, işyerlerinin kapanması, çığ gibi büyüyen işsizlik, intiharlar, kadın cinayetleri, itibar kaybı, güvensizliği de beraberinde getiriyor.
Avrupa ve Dünya; Anayasa Mahkemesi’nin Osman Kavala’nın bireysel başvurusunu 7 üyenin ‘ ihlal var ‘ oyuna karşılık 8 üyenin ‘ ihlal yok ‘ oylarıyla reddetmesini önemsiyor. Bu konu, onları düşündürüyor. Türkiye’deki gelişmeleri yakından izliyorlar.
Türkiye, Dünya’dan kopuk değil çünkü…
Ülkedeki gerginlik, yatırımcılara güven vermiyor olmalı. Volkswagen, keyfinden tasını tarağını toplamadı. Bunu görmek gerek!
İktidar, her konuda bildiğini okuyor. Eleştirilere kulak vermiyor. Her eleştiriyi düşmanca buluyor. Tahammül edemiyorlar eleştirilere…
Mehmet Akif Ersoy’u dillerinden düşürmeyenlerin bilmediği bir şey var. Abdülhamit’i hicveden Akif’ti.
Talat Paşa’nın ‘’ Nazır Hazretleri, yazılarınızda o kadar ileri gitmemenizi rica ediyor. ‘’ uyarısına ‘’ Nazırına söyle, kendilerini düzeltsinler! ‘’ diyen Mehmet Akif…
Eksiğimiz şu; ne Aziz Nesin’imiz var ne de Akif’imiz…
*
Bütün bunlar bilinip dururken yazmamak olur mu'
Ben Recai Şeyhoğlu. Kazım’dan olma Rasime’den doğma…