Koca bir öğretim yılını daha geride bıraktık. Şimdi yaz tatili başlıyor ve bugün karne günü. Karne günlerinde çok heyecanlı olurduk, acaba Öğretmen kanaat notunu kullandı mı?sözlüyü girdi mi? Kaç aldım acaba? diye sabahlara kadar notları toplardık teşekkür mü geliyor takdir mi? diye. Şimdi her şey daha kolay e devletten anında öğrenebiliyoruz. Ama bu karne günü heyecanını bastırmıyor. İlkokul ve orta son sınıfta arkadaşlarınla vedalaşıyorsun, öğretmenlerinle aynı şekilde ve bir sonraki üst sınıfa ya da okula adapte süreci başlıyor. Öğrencilik böyle bir şey işte bunları yaşamama rağmen yazdığımda ne kadar zahmetli bir süreç olduğunu bir daha anlıyorum.Okul hayatı bittikten sonra iş hayatı başlıyor ama yine acısıyla tatlısıyla öğrencilik günleri hep hatırlanır ve konuşulur. Bir askerlik anıları bir de okul anıları hiç bitmez. En güzel tarafı da eğer hala öğretmenlerinizle görülebiliyorsanız onları Öğretmenler Günü'nde ya da doğum günlerinde ne bileyim bayramlarda hatırlayabiliyorsanız şanslısınız.Hayat çok çabuk geçiyor öyle ki hafta başı ne ara hafta sonu oldu koşuşturmalı bir hayatta adeta turboya takmış gibi yaşıyoruz.Biz de ya hep geçmişi konuşuyoruz ya da gelecekle ilgili planlar yapıyoruz ama bu hızlı maratonda anı yaşamayı hep unutuyoruz.Öyle ki bir konsere gittiğimizde de hep telefonlar ve kameralarla çekimler yapılıyor ama neredeyse hiç kimse orada bulunduğu yerin ve anın tadını çıkarmayı başaramıyor.

ANILAR

Okul anıları deyince aklıma hep sınavlar ve kopya çekme anıları geliyor. Radyo da da anlatmıştım burada da anlatayım. Öğretmen öğrencinin velisini kopya çektiği için okula çağırıyor. Veli okula geliyor ve öğretmen anlatıyor işte çocuğunuz kopya çekti diye. Nasıl olur yapmaz bizim ki diyince öğretmen iki yazılı kağıdı yan yana koyup gösteriyor.Bakın ilk soru; İstanbul’u kim fethetti? Cevap Fatih Sultan Mehmet....Veli araya giriyor e doğru değil mi? Devam edelim ikinci soruya bakalım; Hangi yıl da? 1453 yazmış .E bu da doğru. Sabredin son soru geliyor; Fatih Sultan Mehmet’in babasının adı ne? Çocuk bilmiyorum yazmış,sizin oğlan ben de bilmiyorum yazmış. Şimdi bunun gibi yüzlerce okul anınız kafanız da canlanmaya başlamıştır. Benim unutamadığım tek anım okulun müdürüne sınıf başkanı olarak bir cuma İstiklal Marşı öncesi yoklama defterini teslim etmeye gittiğimde kapıyı vurup içeri girer girmez okul müdürü bana aşırı sinirlenip bağırıp elindeki kalemi fırlatmıştı, ben daha ne olduğunu anlamadan kapı çaldı ve bir ürkek öğrenci beni istemişsiniz diye içeri girdiğinde ben çoktan o çocuk yerine fırçayı da kalemi de yemiştim. Tabii okul müdürü durumu fark edince bana o kalemi hediye etmişti. Diğer çocuğun akibetini hiç sormayın yine yanlışlıkla bana dalaşır diye hızla oradan uzaklaşmıştım. Ama karne günleri hatta haftası artık sınavlar da bittiği için bir çok arkadaşlar o son hafta dersler de boş geçtiği için okula gelmezdi. Devamsızlıkları çok olanlar hariç tabii. Bu yüzden okulun akıllıları o devamsızlık haklarını hep okulun son haftasında kullanırlardı. Ama ne olursa olsun yine karne günü herkes çok elzem bir durum yoksa okula gelir ve o karne heyecanını yaşardı. Eskiden karnelerin sağ tarafında bir kutucuk olurdu oraya sınıf öğretmeni ilk dönem ya da son dönemde sizinle alakalı bir kaç cümle yazardı. Şimdi oraya yazılan efsane birkaç öğretmenin yazısını hatırlatmak istiyorum. Hepsi de komik geliyor hatta radyoda bir gün konu bile yapmıştım bu durumu; hemen bir kaç hoşuma gideni sizinle de paylaşmak istiyorum. “Grambell telefonu icat etmeseydi derslerine daha çok ilgi gösterebilirdin”, “belki seneye daha iyi olman dileğiyle.” Hele bir tanesi efsane aynen şöyle; “Hiç uğraşmayın oğlunuzu direkt sanayiye verin.” Benim iki oğlum var biri otomotiv kaporta mezunu ve ben büyük oğlumun yanında küçük oğluma; Okumazsan seni sanayiye veririm demiş bulundum. O gafı yapar yapmaz büyük oğlum kardeşine e okursan da aynı yere gelebiliyorsun ama yine de sen bilirsin kardeşim demişti. Karne içindeki öğretmen notları yazmakla bitmez; “Keşke ikinci dönem başka okula gitsen” diyeni mi ararsın. Lise de yanımdaki sınıf arkadaşım adını şimdi deşifre etmiyeyim Türkçe Öğretmenimize aşık olmuştu ve ona bir mektup yazıp çantasına atmıştı. Öğretmenin tepkisini çok merak ediyorduk. Kesin disiplin cezası gelir diye düşünürken öğretmenimiz çocuğu tahtaya kaldırıp tahtayı silmesini isterken ona bir kitap hediye etmişti. İçinde de bir mektup vardı. Mektuptaki imla hatalarını kırmızı kalemle altını çizip bir de not bırakmıştı. Mektupta aynen şöyle bir not vardı; Daha çok kitap okumalısın. O günden sonra de da bağlaçlarını ayrı yazmayanları hep bu arkadaşımız tatlı sert bir dille uyarıyordu. Adeta ben yandım siz yanmayın der gibiydi. Neyse benim okul anılarım  bitmez ama eminim sizin de anılarınız canlandı gözünüzde. Şimdi yaklaşık 19 milyon öğrenci karnesini alıp üç aylık bir tatile giriyor.Başta Baş Öğretmen Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm öğretmenlerimize sonsuz şükranlarımızı sunuyor ve tüm öğrencilerimize iyi tatiller diliyorum.