İnsanlar kitap gibidir. Bazısı pembe roman, bazıları klasik bir öykü, çok azı ansiklopedi… Önemli olan kitaptan bir şeyler öğrenmek, sohbeti koyu tutabilmak… Hele kahvaltı ya da kahve keyfiyle birleşen sohbete doyum olmaz. Geçen gün, Basmane Altınpark'ta, bir kahvaltı organizasyonda dostlarla bir araya geldim. Bostanlı'da 4-7 Mart tarihleri arasında gerçekleşecek Mardin Tanıtım günleri öncesinde, Başkan Beşir Tunç ve Münir Tunç’un misafiriydik. Mehmet Ali Eken ve Mehmet Sait Tunç ile ayaküstü konuşmamız çok keyifliydi. Fehmi Yavuz ağabeyimi özlemişim. Kahvaltının onur konuğu CHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Mehmet Hasan Eken, STK temsilcileri, muhtarlar, esnaf ile buluştu…
Kahvaltının mutlulukla alakası olmalı…
Kahvaltıda keyifli sohbet bitmiyor, dostlarla uzun süredir bir araya gelmemiştik. Münir Tunç kısa bir hoş geldiniz konuşması ardından sözü Prof. Dr. Eken’e bırakıyor. Her zaman ki gibi sıcak ve içten söze başlayarak, İzmir’de olduğu için çok mutlu olduğunu vurguluyor. Zaferin ve Cumhuriyetin temelinin atıldığı İzmir’den sözlerine savaşa hayır diyerek, savaşın bir tek kazananı savaş lordları olduğunu söylüyor. Yaşamında İzmir’in önemini anlattı. “1981 yılında Ablamı ziyaret etmek ve İzmir’i gezmek için geldim. Kemeraltı’da köprünün dibinde sanat tabakları satarak iş hayatına başladım. Zabıtaları gözetleyerek, satış yapmak zordu ama hoşuma gidiyordu. Evinizde böyle tabaklar varsa mutlaka benden almışsınızdır. Hayatı İzmir’de tanıdım. İyi de para kazandım. Daha sonra Bodrum’a gittim. Turgutreis Portran Otel'de garsonluk yaptım. Eğitimime de devam ettim. Silopi doğumluyum ama hayat burada... İzmir karakteri olan, zaferin kazanıldığı ve Cumhuriyetin kurulma kararı alındığı yer, muhteşem kozmopolit bir kent... İzmir tarım kenti aynı zamanda… Zeytin, üzüm, incir, tütün demek... Maden yönetmeliğini kınıyorum. Zeytin ağacı kutsaldır. 98 yılında Emlak Bankası Merkez şubede görev aldım. Şimdi maalesef İstanbul’da keyifsiz bir hayat yaşıyoruz. Ekonomi profesörüyüm... Üniversiteden ayrıldım. CHP Genel Başkanının ekonomiden sorumlu baş danışmanı olarak görev yapıyorum...” Her şeyin ekonomisi olduğunu ve ekonomik bağımsızlık kazanılmamışsa tam özgür olunamayacağını belirten Prof. Eken çıkış noktasının tarım ve tarıma dayalı sanayi olduğunu belirtti. “Tarım ve hayvancılığa sahip çıkmamız lazım. Boş mide ile hiçbir şey yapılmaz önce temel ihtiyaçlarını karşılanmalı... Artık 7 ülkeden biri değiliz. Savaş bizi çok etkileyecek her iki ülkede ihracat açısından önemli... Üretimimizin çoğu ithalata dayalı, bu katma değer kazandırmıyor.” Türkiye ekonomisinin kan kaybettiğini vurgulayan Eken ekonomi bakanının gözlerindeki ışıltıyla bu işin yürümeyeceğini söyledi. “Sorun belli… Üretim ithalata dayalı... Uzun süreli ekonomi programımız yok... Liyakata dayalı bir ekonomimizin olmaması... İşimiz zor. Ama yapılacak işler kolay... Sandığa gittiğin zaman mantığınla oy kullanacaksın. Halk kendi iradesine sahip çıkmalı... Millet ülkesine, iradesine sahip çıkacak. Sistem oluşturmak lazım…”
Bergen vizyonda…
Sistemli bir şekilde kadına şiddet uygulayan erkeklere ayna tutacak bir film daha…. Dilberay’dan sonra Bergen’de vizyonda, hafta sonu yapılacak en güzel işlerden biri bir kadının başarılarla dolu yaşam hikayesini beyaz perdede görmek olacak. Hayatı, halis olamayan bir adamın yüzünden kısacık sürüyor. Bir hayatı yok eden adam serbestçe dolaşıyor. Annesi mezarında rahat edebilsin diye kafes içine alıyor. Mezarında bile özgür değil sanki… Örnek alınacak bir kadın… İdeallerini terk edip, bir adamın peşine düşmesi ve her şeyini kaybetmesi… Tam Kadınlar Günü öncesinde tüm kadınların izlemesi gereken bir film… “Tanrım kötü kullarını sen affetsen ben affetmem” Bir adamın sevdiğini söyleyerek kadını öldürebiliyor. Kadın ise sevdiği için dünyam dediği müziği bırakıyor. Kadın ve erkeğin sevgiye bakışı bile çok farklı… Kadının sevgisini kazanana kadar gül döktüm yollarına, kazandıktan sonra kıskanırım seni ben… Ya benimsin ya kara toprağın yerine toprağım diyebilirsek, dost kalabilirsek her şey çözülecek. Sevgi bittiyse zorlamaya ne gerek var. İlişkiler bitimsiz dostluklar üzerine kurulmalı… Erkek bakışı değişmeli artık. Aileler çocuklarına sevgiyi doğru öğretmeli… Hala adı lazım değil şahıs, televizyonlara çıkıp “film yaparken benden onay almadılar gerçek dışı hayali bir senaryo ben beş kere evlendim onlar niye hayatta” diyebiliyor. Pişman olmadığını söylüyor. Bakış açımızı değiştirmeliyiz. Bu tür varlıklar erkeklikten utanmamızı sağlıyor. Bu adamı Erdal Beşikçioğlu çok güzel canlandırmış. Farah Zeynep Abdullah ise oynamamış, Bergen olmuş resmen… Sesine ve oyunculuğuna hayran olduğum ve birkaç kez röportaj yapma fırsatı bulduğum bir yıldız… Filmin yönetmen koltuğunda ayrılmaz ikili Caner Alper ve Mehmet Binay var. Maalesef yönetmenler İzmirli olmasına rağmen İzmir’de galası olmayacak. Bergen şarkılarını 8 özel ismin seslendirdiği 'Bergen'e Saygı' albümü kadınlar günü çıkacak ve tüm gelir Kadın Cinayetlerini Durduracağız Derneği’ne bağışlanacak. Gerçekten kadın cinayetlerini önleyebilecek miyiz?
Kadınlar Günü kutlu olsun…
Bence dünyayı kadınlar yönetmeli kadının elinin değdiği her yerde çiçekler açar. Kadınlarla savaşmak yerine el ele vermeliyiz…
Savaşa Hayır!
70’li yıllarda “Savaşma seviş” dövizleri ile protesto eden gençler, 90’lı yıllarda Körfez Savaşı’nı naklen izlerken, çiğdem çitleyen insanlar, “Bir koyup üç alacağız” diyen bir lider vardı. Ama… Günümüzde ise her kafadan farklı sesin çıktığı, herkesin savaşı engellemeye çalıştığı ülkeler var. Ancak kaybeden yine Ukrayna… Rusya, kimseyi dinlemiyor. Nükleer Santrali bile bombalıyor. Tam Korona bitti derken şimdide…
Maskeler çantaya…
Yasaklar iyice hafifledi. Artık korona efendi gidiyor. Ancak bir süre daha tedbiri elden bırakmamak lazım. Maske hem sıcak tutuyor şu soğuk günlerde hem de yakışmaya başladı. Maskeli Baloya bir süre daha devam…
Cemreler düştü…
Üçüncü ve son cemre toprağa düşüyor ama sıcaklık artmıyor. “Mart kapıdan baktırır kazma kürek yaktırır” sözü gerçekleşiyor. Kar yağan illerimiz var. İzmir’e soğuğu yansıyor. Yine de kıymetini bilmemiz lazım kavurucu sıcaklar çok yakın… Doğa size caz yapıyor.
Caz Festivali Başladı…
Alışkanlığımız Caz Festivali 2 Nisan’a kadar sürecek. Müziğe doyacağımız günler için İKSEV’e teşekkürler. Kukla Festivali yine yok… Kuklaların EfendisiSelçuk Dinçer’e sormak lazım…
Mardin tanıtım günleri…
Bu hafta sonu Bostanlı Pazar Yeri Mardin’i ağırlıyor. Gitmeyi çok istediğiniz hayran olduğunuz il tüm renkleri ile misafirimiz… Hadi ne duruyorsunuz… Biz de orada olacağız görüşürüz…
Akrep Nalan…
Geçen hafta Karlar Düşer şarkısıyla ilgili anımı yazmıştım. O şarkıyı Akrep Nalan’dan dinlemek ayrı bir keyifti. Maalesef dün sonsuzluğa uğurladık. Bir yıldız daha kaydı. Atlara olan sevgisi ve altılıyı kazanmasını sağlayan atın adını lakabı olarak seçmişti. Akrep… Allah rahmet eylesin.
Zeytin Ağacı Ağlıyor...
“Ben kırkbin yaşında ermiş bir kadınım ve dünyaya tufandan sonra ilk ben gelmişim O gün bugündür yaşam vermeye çalıştım size zeytinimle, yaprağımla, yağımla beğenmediniz... Savaştınız barışın diye ak güvercin ağzında dalımı gönderdim. Dinlemediniz. Gövdemde Anadolu Kadını'nın ördüğü güzellikleri sundum size baktınız ama görmediniz. Oysa ki ben zeytin ağacıyım. Meyvemde yaşam, yağımda ışık, dalımda barış var benim. Bedenimde ise gizem... Ben tek Tanrılı, çok Tanrılı tüm dinlerin kutsal ağacı, tüm canlıların baştacıyım. Bana bakıp geçmeyin yaklaşın ve beni görün çünkü ben kökleri öpülesi zeytin ağacıyım. Ve altımdaki madenden daha değerliyim. Kömürü kahvaltıda yemeniz zor…”
Açın radyonuzun sesini…
Sesin gücüne kulak verin. Radyo Ege’de Sena Şener söylüyor. 16 Mart’ta çıkacak Yeni Türkü Zamansız albümünden… Dönmek… Dönmek, mümkün mü artık
“Dönmek, onca yollardan sonra
Yeniden yollara düşmek
Dönmek, mümkün mü artık
Dönmek, onca yollardan sonra
Yeniden yollara düşmek
Neresi sıla bize, neresi gurbet?”
Tekrar görüşünceye kadar daima gülümse…