Dün keyfimi yerine getirmek için açıp yıllar sonra tekrardan izlediğim bir filmden bahsetmek istiyorum ve eğer izlemeyenleriniz varsa şiddetle tavsiye de ediyorum... Çünkü yaşım biraz daha geçtikten sonra yine izlemek aslında bu filmin başarısını o zamanlar biraz göz ardı ettiğimi hissettirdi. Bu yüzden sizlere de detaylıca anlatmak istedim.

Ve işte karşınızda, neşelendirici bir dram, düşündüren bir komedi, ama en çok da klasik Türk filmi klişelerinin derin sularında yüzmeye davet eden bir başyapıt: Limonata... Ali Atay’ın yönetmenliğini yaptığı ve senaryosunu Ertan Saban ile birlikte yazdığı bir Türk yol filmi ve dram-komedi türündeki film...

Kim demiş Türk sinemasının hafif ve eğlenceli yapımlarını sevmiyoruz diye? Hadi gelin, hem eğlenelim hem de sinemadaki abartılı dostluk, kardeşlik ve geçmişle yüzleşme temalarını biraz alaycı bir şekilde masaya yatıralım.

Ben Neredeyim?

Başrol oyuncusu Serkan Keskin’in “Evet, ben buradayım, ama doğru yolda mıyım?” bakışlarıyla ekranı süslediği Sakip karakteri, bir yandan trajik bir içsel yolculuk yaparken, diğer yandan komik bir durumun parçası haline geliyor. Tabii, yol boyunca karşılaştığı “sürpriz” karakterlere bakınca, film biraz da “Bir gün bana da bir sürü yabancı insan bıçakla gelirse!” modunda ilerliyor. Yani, filmin ilk 10 dakikasında “gerçekten burası Türkiye mi, Yunanistan mı, Makedonya mı?” sorusuyla başlıyoruz ve bu soru, tek bir cevapla bitmiyor.

Yolculuk, geleneksel Türk dramalarını sevenlerin gözlerini sulandırırken, bir o kadar da Avrupa’dan gelen karakterlerle vurgulanan "kültür şoku" komedisini yaşatıyor. Zira her geçen dakikada, Limonata sadece yolculuk değil, aynı zamanda bir ‘bu yolculuk bir felakete mi dönüşecek’ testidir. Evet, köy yerinde "aile bağlarını bulmak" filmde anlamlı bir olgu olabilir, ama bence her şey biraz fazla şekerli.

Hayat Bu Filmde Yavaş İlerliyor

Ve tabii, “hayat çok kısa, ama bu filmin bir kısmı gerçekten biraz uzun” diyebileceğimiz bir gerçek var. Aile ve kardeşlik üzerine tüm duygusal anlar, neredeyse komik bir şekilde yavaş ilerliyor. Şekerli, tatlı bir şekilde dolanıp, sıçrayarak kahkahaya dönüşen sahneler de cabası. Ne de olsa, kim bilir, belki de bir gün siz de yolda karşılaştığınız birini babanızın vasiyetine göre bulmaya kalkarsınız… Ne kadar mantıklı, değil mi?

Özetle, Limonata bir yanda neşeli, öte yanda dramatik bir yol filmi. Aile bağlarını sorgularken, sıkıcı hallere bürünmeden sizi derinlere götürebiliyor. Elbette, Limonata denince sadece limonata değil, aynı zamanda masumiyetin de bir parçası var. Ama masumiyetin tadı da bazen fazla şekerli olabiliyor... Sizlere tavsiyem bu filmi acilen izlemeniz...

Tekrar görüşünceye kadar hoşça kalın.