Her gün yeni bir gündeme uyanırken çoğunluğa uyup börtü böcekten bahsetmeyeceğim. Beni yakından tanıyanlar hiiiç öyle kalpler balonlar sevgi sözcükleriyle alakalı bir şeyler yazmayacağımı bilir. Herşeye rağmen sevgililer gününüz kutlu olsun
Yine her gün içinde yaşadığımız günü düşünürken ve acaba yarın nasıl bir gün olacak, elektrik faturası, doğal gaz faturası ne gelecek diye merak ederken “Sevgililer Günü geliyormuş” dediler.
Efsaneler bitmez…
Sevgililer Günü için birçok efsane var. İlk efsane, Zeus ile Hera'nın kutsal evliliği. Antik Yunan takvimlerinde ocak ve şubat ayları Gamelyon ayı kabul edilir ve Zeus ile Hera'nın evliliğine adanır. Bir diğer efsaneye göre, Antik Roma'da 15 Şubat'ın bereket tanrısı Lupercus'u onurlandırmak adına kutlanmasıdır. Bir de Aziz Valentine’nin evlilik yasağına rağmen gençleri evlendirmesi var. Efsaneler, söylentiler böyle böyle çoğaltılabilir. Farklı coğrafyalarda farklı nedenler de biliniyor. Biz en kısasından şöyle düşünelim ki; birbirlerini seven eşler, sevgililer bu ismi konulmuş günde birbirlerine hediyeler alır ve sevgi pıtırcıklarına dönüşür.
Tüketim toplumu…
Bugünlerde yine her yer de kalpler balonlar ve kırmızı beyaz renklerle donatılmış durumda. İnternette gezerken karşınıza hediye almanız gerektiğini anlatan bir internet alışveriş sayfasının çıkmaması mümkün değil.
Evet bugün, insanı motive ettiği düşünülen, tüketim endüstrisine geniş bir pazar oluşturduğu ve zaten sarsılmakta olan ekonomi ve daha da önemlisi evlilik müessesi yerine geçmiş garip bir gün oldu artık.
Filmlerden öğreniliyor…
Sistem böyle çalışıyor işte. Önce bir gün belirliyorsunuz. Sonra bu güne bir isim verip anlamlandırmaya çalışıyorsunuz. Bunu yıllarca kitle iletişim araçları ile de şişiriyorsunuz. Bu konuda öncü de sinema oluyor. Amerikan sinema endüstrisi ile insanlar şekillendiriliyor; “Nasıl yenir? Nasıl içilir? Ne giyilir? Hangi günde nasıl davranılır?” diye yıllarca empoze ediliyor. Birçok insan farkında bile olmadan sevdiğine nasıl yaklaşacağını, ilk elini tutmayı hatta ilk öpmeyi bile sinema filmlerinden öğreniyor. Yıllarca insanlara verilen bu kodlar ile içinde bulunduğumuz sistem korunuyor ve tüketim çılgınlığı devam ediyor. Al tüket, yeniden al. Sürekli al ama hep al tüket. Bu durum dönüp duruyor. Uymazsanız yanlış anlaşılıyorsunuz, eleştirseniz de “Hımm farklı görünmeye mi çalışıyorsun” oluyorsunuz. Yani ne yapsanız olmuyor.
Popüler kültür bizden çalmaya devam ediyor. Yani aslında gerçekliğin olumsuz yanlarından kurtarıyor bizi. Böyle özel günler de gerçekliğin algılanmasını ve görülmesini engelliyor. Kullan at ideolojisini kışkırttığı gibi yabancılaşmayı da destekliyor. Bir yandan da gerçek yaşamın acılarını, umutsuzluklarını böyle özel günlerle, kitle iletişim araçları ile hafifletiyor. Yani bir sinema filmi ile anlık mutlu olabiliyor, kendi hayatımızı kıyaslayabiliyor hatta ve gerçekten bir an olsun uzaklaşıyoruz. Ya da filmlerde ki gibi sevgililer gününde hediyeler alarak bir an mutlu olup kendimizi iyi hissediyoruz ancak bunun hiç biri içinde bulunduğumuz sorunları çözmüyor. Yaşadığımız hayattan başka bir hayat olabileceğinin, bunu düşünmenin yollarını tıkıyor.
Hazzın ambalajlı hali…
Tüm bu özel günler, popüler kültüre hizmet ediyor ve durmaksızın vaat ettiği şeylerle tüketicisini yani bizleri sürekli aldatıyor. Olay örgüleri ve ambalajlamayla verilen hazzın vadesi de sürekli uzatılıyor. Bu özel günler adına her ne derseniz; sevgililer günü, anneler günü, babalar günü, yılbaşı vb, insanları mutlu olduklarına inandıran bir aldatma aracıdır. En önemli yasa, insanların hiçbir şekilde arzuladıkları şeylere kavuşmamalarını ve bu yoksunluk içinde sahte gün ve anlamlarla “gülerek” doyuma ulaşmalarını sağlamak.
Gündelik yaşamın sıkıcılığına karşı geçici bir kaçış gününde herkesin sevgililer günü kutlu olsun…
Radyo Ege’ye bekliyoruz…
Gelelim gözbebeğimize, radyomuza… Sevgiyi, aşkı sadece 14 Şubat’ta değil, her gün şarkılarla yaşıyoruz. Her sabah 8’de… Bölgenin Tek Radyosu Radyo Ege’de, İzmir’de 92.7 frekansında, radyo ege uygulamamızda ve tüm radyo uygulamalarında ayrıca radyoege.com.tr adresinde “Günaydın” diyorum, tüm pozitif yaşam anlayışıyla, radyonuzda olmaya devam ediyorum. Hafta sonu seni özlüyoruz diyenler içinde o haftanın en iyi 20 şarkısıyla bu kez Cumartesi tam 12’de, Pazar 14’te sizlerleyim. Belki arabanızın arka koltuğunda, belki iş yerinde yemek masanızda ya da yanınızda en iyi arkadaşınız… Arada sizi de şarkılarıma eşlik etmeye bir günaydın demeye bekliyorum. Garanti ediyorum iyi gelecek. Ege gibi kalmaya devam edin. Sıcak, samimi ve enerjik…