13 Ekim 1987 Salı
Sevgilim
Her gün kötücül bir düşü kurmak ve onu taşımak kılgıyı gerektiriyor. Sana böyle bir yük bırakmak istemezdim ama sen akıllı ve güçlüsün, çabuk unutursun. Bu durumdan kim kimseyi ya da kendini suçlu sorumlu saymasın, çünkü suç yok yalnızca, ırmağın akışına bir müdahale söz konusu! Her anın imgesini sorgulayan bir varlığın saygısızlığını yok etmek için kararlaştırılmış bir eylem bu! Çocukluğun kendini saf bir akışa bırakması ne güzeldi. Yiten işte bu! Bu tükenişle hiçbir yeni yaşama başlanamaz, bu nedenle tam sevdiklerime elveda diyorum. Beni bağışlayın.Bunu en çok annemden, babamdan ve Kağan senden diliyorum. Dostlarımdan da!
NİLGÜN MARMARA ÖNAL
Seni hep sevdim Kağan… HOŞÇA KALIN!
1982 Yılında arkadaş ortamında tanışarak evlendiği Kağan Önal’a ve dostlarına yukarıdaki satırları bırakarak 29 yaşında, kaldığı evin balkonundan atlayarak yaşama veda etti Nilgün Marmara… Balkan göçmeni bir ailenin 2 kızından biri olan Nilgün, Kadıköy Maarif Kolejinin ardından, Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümüne başlamış, Sylvia Plath’ın “ Şairliğinin intiharı bağlamında analizi“ isimli bitirme tezi ile 1985 yılında mezun olmuştur. Kimine göre Manik depresif (bipolar) hastalığına yakalanmış, tamda bu yüzden bitirme tez konusunu olarak kendisi gibi Manik Depresif olan 31 yaşında intihar ederek yaşamına son veren Sylvia Plath’ı seçmiş , Plath’ın dünyasında kendini bulmuş, bütenleşmiş ve onu iliklerine kadar hissetmiş, bu da Marmara’nın hastalığını tetiklemiştir. Kimileri, kocası Kağan’ı suçlamıştır. Bu suçlamalar karşısında Kağan, “Şiir yazdığını bile bilmezdim, bir kenarda oturur, pıtır pıtır bir şeyler karalardı“ demiştir. Marmara ise yaşarken, kocası Kağan’a yazdığı bir şiirde “ Yabancıların en yakınıydın sen“ diye seslenmiştir. Nilgün Marmara için bu yazıyı kaleme alırken, onu hissetmeye çalıştığım anlarda, şiirlerini çok sevdiğim çok derenlikli bulduğum günümüzün bir kadın şairi Birhan Keskin’in
“ Ve cinnet beşinci kattayken yakalar insanı,
Ve bu mermer insanlar nasıl olurda romatizmadan bahsederler “ dizeleri dökülüverdi dilimden.
Nilgün Marmara, taş duvar yürekli insanların dünyasında, kayaları parçalayan ağaçların kökleri kadar naif ve zarif kırılgan bir yürektir bana göre… Bütün zarafeti ile herkese benzemek yerine, kabalıklarla dolu bir dünya karşısında, yokolmuşluğun arasında kaybolmaktansa, kendi iradesi ile tertemiz kalmayı tercih etmiş, eyvallahsız basmış gitmiştir. Yıllar öncesi kendisinden duyduğum, duyduğumda vayyy , işte bu dediğim Anarşist kız arkadaşımın o hiç unutmayacağım sözü ile son vermek istiyorum sözlerime.
“Ölüm Komünistse, İntihar Anarşisttir“