8 Mayıs 1980’de İran da idam edilen DR. Ferruhru Parsa’nın son mektubudur aşağıdaki satırlar.

“  Ben bir doktorum, bu yüzden ölümden korkmuyorum ve ölüm sadece bir uzaklıktır. Ölümden öte yol yoktur ve ben kara çarşaf altında utanç içinde yaşamaktansa ölüme kollarımı açarım. Yarım yüzyılı aşkın bir süredir erkeklerle kadınlar arasındaki eşitlik uğruna savaştığım için pişmanlık duymamı bekleyenlere boyun eğmeyeceğim.

Şimdi, hiç kimsenin önde diz çökmeyeceğim. Ben, kara çarşaf giyecek ve tarihe adım atacak değilim “

1968- 1971 yılları arasında, Milli Eğitim Bakanı olarak görev yapmış ilk kadın bakan olarak bilinir Ferruhru.

Karanlığa kafa tutan, halkı ile yıldızlaşmaya gönül veren her insan kadar suçludur. Bataklıkta açan bir Nilüfer kadar suçludur, karanlıkları yırtan, zindanları delen kocaman bir yüreği olduğu için suçludur, onu yargılayanların gözünde...

8 Mayıs 1980’de tek suç’u, yurttaşlarını eğitmek ve İran toplumunda hak ettiği yeri kazanmış, pek çok kişiye örnek olmak olan bir kadını idam ettiler.

Dr. Ferruhru Parsa’nın İranlıların, iyi eğitim almaları ve dolayısıyla uzmanlıklarını halkının yaşamları ve toplumu iyileştirme fırsatı sağlama çabaları, gericilerin hoşuna gitmedi ve uydurma suçlarla onu idama mahkûm ettiler.

Ancak bunların hiçbiri, yani öldürülme gerekçeleri Dr. Ferruhru’nun cezasında belirtilmedi, ölüm belgesinde yer almadı. Binlerce kişi gibi “ Yeryüzüne kötülük yaymak ve Tanrı ile savaşmak “ suçlamasıyla ölüme mahkûm edildi.

Mayıs ay’ı.

6 Mayıs, Deniz Gezmiş, Hüseyin İnal ve Yusuf Aslan, Dr. Ferruhru Parsa ile yaklaşık aynı suçlamalarla ve yüreklerinde İranlı parsanın sevdası ve inancıyla ölüme mahkûm edildi.

Tanrı,

Mayıs ayını

1980’i

Masum olanı

Halkına gönül vereni ve Halkı sevmiyor olabilir mi?

Hiç sanmıyorum.

Ama bütün kalbimle biliyorum ki, Birileri Tanrıyı oynuyor. Bütün karanlıklarını, bütün günahlarını Tanrıya mal ederek, kötülüğü dokunulmazlaştırıyor, meşrulaştırıyor. Halkını, Bilim ile, eğitim ile, ahlak ve felsefe ile yüceltmeye çalışan her yiğit katledildikçe Tanrı eksilir, boynu bükülür. 

Tanrı ağlar... Tanrı Haktır... Hak, Halktır. Herkesin Tanrısı, bilinci kadardır. 

Selam olsun Halkını yüceltmek için karanlıklara diz çökmeyenlere.

Selam olsun, Halkına baktığında Hakkı görenlere.

Selam olsun hala Enel Hak diyenlere…