M.S. 177 yılında İzmir’de çok şiddetli bir deprem yaşandı. Kent yerle bir oldu. Yaşadığı dönemin ünlü hatiplerinden Aelius Aristeides, hitabet yeteneğini kullanarak dönemin imparatoru Marcus Aurelius’u kente yardım konusunda ikna etti. Marcus Aurelius’un gönderdiği paralarla kent yeniden inşa edildi. Ama bu deprem İzmir için ne ilkti ne de son olacaktı… Çünkü sadece İzmir değil, neredeyse tüm Anadolu fay hatları üzerinde. Türkiye'nin bulunduğu coğrafya, 1500'lü yıllardan itibaren farklı zamanlarda 7 ve üstü büyüklüğünde 26 depremle sarsıldı. Ve her seferinde binlerce insan hayatını kaybettiği, şehirler harap oldu, yoksulluk arttı.
Tarihten ders almak lazım…
Tarihini okumayanlar, unutanlar ya da kişisel haklarını savunmayanlar, hükümetlerin çıkarcı politikaları altında ezildi. Bu yüzyıllardır değişmediği gibi bugün ne bilimden ne de teknolojiden faydalanıldı. Toplanan vergiler ile birileri hayatlarını güzelleştirirken birileri de soğuktan donarak hayatını kaybetti. Depremzedeler başını sokacak ne bir ev ne de bir çadır bulabildi. Son dönemde olduğu kadar, dünyada canlı hayatının hiç bu kadar ucuz olduğu bir dönem yaşanmadı. Gördükleri muameleye itiraz edenlere hakaretlerle karşılandı.
Doğanın intikamı…
Biz doğaya zarar verdikçe yer küre bizden bunun karşılığını öyle ya da böyle alıyor. Orman ve meralara inşaat izni çıktıkça, zemin etütleri doğru düzgün yapılmadıkça, yapı denetimlerini yapan firmalar da denetlenmedikçe, müteahhitlik yapmak zorlaştırılmadıkça ve çok sert cezalar uygulanmadıkça bu acı bitmez. Eğitime önem verilmedikçe, liyakat yabancı bir kelime olarak yalnızlığa terk edildikçe, güvenlik sorunu önemsenmedikçe, dindar olmak ahlak ve vicdan sahibi olmaktan önce tutuldukça gözyaşı dinmez.
Deprem gerçeği ile yaşamak…
Deprem bu ülkenin gerçeği bundan kaçamayız. Ve her zaman bir Marcus bulamayız… Son depremde yine kendi kendimize yetmeye çalıştık, yine güç birliği yaptık. ‘Ahbap’sız kalmadık, ‘Bir Kira Bir Yuva Halk Dayanışması’ndan ve diğerlerinden uzak olmadık, elimizdeki her şeyi bağışlamaya çalıştık. Ama gerçek şu ki değişmek zorundayız. Ülke olarak en baştan başlamak zorundayız. Bir daha yıkılmayacak binalar yapmak için… Tabiata da insanlara da zarar vermemek için…
Unutmayalım zararın neresinden dönersek kazançtır.