Gezmeyi seviyorum. Müthiş güzellikler barındıran bir ülkede yaşayınca da bunu tadını çıkarmak istiyorum. Tam da bu cümleleri kurdum, Bafa Gölü’nün doğusunda, Aydın ve Muğla topraklarına yayılan Latmos / Beşparmak dağlarında yürüyüş yaptığım sırada denk geldiğim bir amcaya. Yaşar Kemal’in İnce Mehmed romanında anlattığı dağ köylülerini andırıyordu. Kasketini, yüzünü saklar gibi aşağı çekmişti, bedeni yaşına rağmen dinç gözüküyordu. Uzaktaki mavinin, grinin ve yeşilin tonlarını üstüne bir yorgan gibi örtmüş dağlara bakarak şöyle dedi: “Korumak için çalışanlarla, yok etmek için çabalayanların; kendini düşünenlerle, zenginlikleri gelecek nesillere bırakmak için uğraşanların karşı karşıya geldiği bir çağdayız. Susabilir, görmezden gelebilir ya da engel olabilirsin. Tüm seçim sana ait. Kendi dünyanın kahramanı da olabilirsin, bahanelere sığınan bir zavallı da… Bu dağlar cesurları sever ama hainlerle ve cahillerle doldu.”

Haksız sayılmazdı… O bölgenin en yükseği olan Tekerlek dağ ve çevresi, kaya resimleriyle Batı Anadolu’nun en güzel, en değerli kültürel peyzajlarını barındırıyor. MÖ. 6 Bin – MÖ. 5 Bin ilk yarısına tarihlenen bu kaya resimleri Yakındoğu arkeolojisinin son dönemdeki en büyük keşiflerinden birisi. En az Göbeklitepe, Çatalhöyük bulguları kadar önemli olan bu kaya resimlerinde aile, erkek-kadın ilişkisi, anne ve çocuk betimlerinin çoğunluğu dikkat çekmekte ve herhangi bir şiddet sahnesi görülmüyor.
Ancak Türkiye’nin bu eşsiz kültür hazinesi, taş (feldispat) ocakları ve yeni RES projeleri nedeniyle çok ciddi tahribat riskiyle karşı karşıya. Gerekli koruma bölgeleri ve önlemleri oluşturulamazsa yakın bir gelecekte bu benzersiz peyzaj içindeki kültürel ve doğal değerleriyle birlikte tahrip olacak. Öte yandan Beşparmak Dağları Dünya’da ve Avrupa’da sayıları büyük bir hızla yayılan jeoparklara ülkemizde en uygun alanlardan da birisi. Jeoparklar bir yanda jeositleri korurken bir yandan da yöre halkına da iş ve gelir sağlaması açısından günümüzde tüm dünyada giderek önem kazanıyor.

Sadece bu mu? Elbette değil. Ülkenin hemen hemen her yerinde benzer bir tahrip var. Maden şirketlerine sunulan ayrıcalıklar, bilerek yakılan ormanlar, toprağından uzaklaştırılan çiftçiler, tahrip edilen doğa var… Ne demişti amaca, “Bu dağlar cesurları sever ama hainlerle ve cahillerle doldu.” 

BENDEN HABERLER

Bu ay içinde yapacağımız, 3 etkinlikten bahsetmek istiyorum. Öncelikle 10 Eylül Salı günü saat 20.00’de Karaca Sineması’ndaki etkinlikte “Bağılılığa Dur De!” diyeceğiz. İzmir Elit Lions’un hazırladığı bu etkinlikte bağımlılık temalı 3 kısa filmim gösterilecek. Bir suluboya sergisi açılışı ile başlayacak etkinlikte aynı zamanda Dr. İlayda Maral ve Uzm. Klinik Psikolog Berken Gündüz bağımlılık konusunda konuşacaklar. Ayrıca bugüne kadar çıkardığım 4 kitabı imzalayıp, Dijital Bataklık filmimin senaristi Eylem Aslan ile sohbet edeceğiz.     

Biliyorsunuz Dostluk Kazansın kitabımız Pilatanus Yayınevi’nde çıktı. Ve 26 kişiyle birlikte hazırladığımız romanla ilgili ilk etkinlik tarihimiz belli oldu. Kültürpark içindeki İzmir Sanat’ta 22 Eylül Pazar günü saat 20.30'da konser ve dans gösterisi ile kitabımızı tanıtacağız. Bi Dünya Müzik Kadın Korosu kitabımızdaki yer alan şarkıları söylerken, sürpriz bir grup da geceyi danslarıyla renklendirecek. Ve gecenin sonunda kitabın yazarları olarak Dostluk Kazansın’ı imzalayacağız. 


Eylül ayındaki son etkinlik ise 28 Eylül Cumartesi günü olacak. Karşıyaka’da Çarşı Kültür Merkezi’nde saat 17.00'de söyleşi ve imza günümüz başlayacak. Söyleşide yazarlarımız ve kitapta isimleri geçen başta Feruz Bozaslan olmak üzere gerçek kahramanlarımıza söz verilecek. 
Kendimi tutamıyorum ve Ekim ayına da bir bakış atıyorum. Ve görüyorum ki 3 Ekim’de sanat yönetmenliğini yaptığım 2. Uluslararası Mitoloji Film Festivali Agora Antik Kenti’nde başlıyor. Festival 10 Ekim’e kadar devam edecek ve İstanbul’da sona erecek. Bu etkinliklerde görüşmek üzere kendinize çok iyi bakın.