Neyzen Tevfik’in şiiri ile başlayalım yazıya ne kadar güzel tarif etmiş yaşamı...
“Öleceğiz bir gün;
Gömecekler,
Birkaç gün övecekler,
Sonra kalan malını bölecekler,
Hatta memnun kalmayıp
Üstüne bir de sövecekler...”
Evet üç günlük dünyada doğduk, yaşıyoruz ve yarın öleceğiz. Peki bu şiddet, saygısızlık tahammülsüzlük niye var? İnsan neden kendi çıkarları için diğerlerini harcayabiliyor? Savaşlar, siyasi çekişmeler, spor adı altında aşağılamalar, küfürleşmeler nasıl var oluyor? Niçin çocuklar ve kadınlar güvenle sokaklarda dolaşamıyor?
İzmir gibi huzurun ve aşkın kentinde bile, kadın cinayetleri önlenemiyor. Ancak asla pes etmek yok. Hayat güzel ve dünyayı güzelleştirmekte elimizde... Sevmek ve saygı duymakla daha yaşanabilir bir dünya oluşturmak mümkün... Bazen taş atana, ekmek uzatmak gerekir. Sakinliğin, sessizliğin ve iyiliğinle kötüyü yenebilirsin.
MAYMUN GÖZÜNÜ AÇTI
Maymun gibi zıplamak nasıl ırkcılık olabiliyor? Aslında muz atınca sahaya, ırkçılık olarak anılıyor ama... Neyse maymun gözünü açtı. Hesap yüce mahkemede görülecek. Konumuz bu değildi maymunlaştırmayalım yazımızı... Tekrar başa dönelim.
Neden saygısız bir toplum olma yolunda ilerliyoruz? Kaos ile beslenmek mi zorundayız? Liderler ılımlı siyaset yaptıkları zaman taban tarafından eleştiriliyor. Oysa toplumu değiştirecek onlar. Onlar barışabilirse toplum barışır. Futbol takımları da öyle... Haftabaşı oynanan tatsız tuzsuz Galatasaray - Fenerbahçe derbisinde sahada futbolcular ve teknik ekip birbirine saygı duysa taraftar da sakin olacak. Aynı evde yaşayan iki kardeş, maçı farklı tribünlerden izleyip birbirine küfür ediyor. Hatta stat dışında kavga çıkmasın diye polis kontrolünde otobüse bindiriliyor deplasman takımı taraftarları... Oysa eskiden beri rekabet vardı. Ezeli rekabet ebedi dostluk sadece sözler de mi kaldı?
Şimdi Fenerbahçe 6 puan geride 12 maç kaldı. İkili averajda Galatasaray üstün yani aynı puanda da Cimbom şampiyon... 3 kez tökezler mi? Neyse bakıp göreceğiz. Yabancı hakem konusu da bence gereksiz bir uygulama...Yabancı futbolcu sayısının artması yüzünden yerli futbolcularımızın kalitesi düşerken şimdi de ithal hakem olayına girdik. “Yerli malı yurdun malı herkes onu kullanmalı” diye ilkokulda öğrenmiştik değil mi? Futbolcularımızı ve hakemlerimizi desteklemeliyiz. Bakın maçın yıldızı Oğuz oldu. Daha 19 yaşında pırlanta gibi genç. Galatasaray kıymetini bilemedi. Fenerbahçe’de yıldızı parlıyor. Arda Güler umudumuz... Ramazan ayına girdiğimiz bu günlerde hoşgörüye daha çok ihtiyaç duyuyoruz. Ne olursa olsun pes etmek yok!
PES ETMEK YOK!
Sosyal medyada gezinirken çok sevdiğim iş insanı, dostum Sevil Görgülü’nün bir müjdesiyle karşılaştım. Bir süredir kanser hastalığı ile mücadele ediyordu. Hayatı seven yapısı ile bu savaşı kazandı. Yaşadıklarını kendi sosyal medyasında anlatıyordu. Tarifsiz acılarda çekti ama dostlarının ve ailesinin desteği de hep yanındaydı. Görgülü, Pop yıldızı Edis’in annesi, Hilton Garden Inn Bayraklı Oteli’nin Genel Müdürü, İzmirlilerin yakından tanıdığı bir isim... Yedi yıl süren kanserle savaşını kitaplaştırdı. Kolan Kanseri farkındalık ayında bir başucu kitabı “Pes Etmek Yok” kitap satan her yerde ve internet üzerinden satın alınabilir. Çok yakında, Yakın Kitabevi bir imza ve söyleşi günü de düzenleyecektir...
Onu istemeden kırmıştım. İşsiz kaldığım zamanda reklam ve program danışmanı olarak görev aldığım CTT (Canım Tunç’um Televizyonu) Ana Haber sunucusu ve Haber Koordinatörü Korcan Karar Çeşme’den gelmesi zor oluyordu. Bir otel arayışına girdik. Ben de Sevil Hanıma rica ettim bir oda ayarlayalım diye... Çok uygun bir ücrete, haftalık ödeme koşulu ile anlaştık. İki hafta sonra satış ofisi ödeme gelmediğini söyledi. Muhasebe ödeme yapmamış. Sonra pandemi girdi ve yöneticilerimiz sessiz sedasız yayını kapatıp, bir gecede İzmir’i terk ettiler. Ben de Sevil Hanıma mahçup oldum. Hastayken bir de ben canını sıktım yani... Ancak hayata daima gülümseyerek bakan Görgülü üzüldüğümü fark ederek bir şekilde dosyayı kapattı.
Kanserle savaşı yedi yıl sürdü. Asla pes etmedi. Ailesi ve yakınları bu mücadelesinde onu hiç yalnız bırakmadı. Herkesin sevgilisi Edis, her boşluğunda annesine sarıldı. Konserlerinde söylediği şarkılar annesine umut oldu. Onların sevgisi, Görgülü’nün hayata tutulmasını sağladı. Edis belgeselinde de hayata tutunuşu gözlerindeki ışıktan anlaşılıyordu. Sağlığına kavuşunca yaşadıklarını kaleme alması konusunda baskılarla karşılaştı. Kolon Kanseri Farkındalık Ayı arefesinde kitap yayımlandı.
Yakın Kitabevi imzasıyla yayımlanan kitabın editörlüğünü Gazeteci Hüseyin Erciyas yaptı. İsim babası ise Ege Magazin Gazetecileri Derneği Başkanı, Gazeteci Esat Erçetingöz oldu. Kitabın tüm geliri ise kısa adı KİTVAK olan, Kemik İliği Transplantasyon ve Onkoloji Merkezi Kurma ve Geliştirme Vakfına bağışlanacak... Birçok hastaya derman olacak yani...
MART KOLON KANSERİ FARKINDALIK AYI...
Kanser oldukça sinsi hareket ediyor. Dışarıdan bakıldığında oldukça sağlıklı görünen biri bile kontrollerini zamanında yaptırmalı... Mart ayı Kolon Kanseri farkındalık ayı... Her yeri maviye boyayacağız. Yakalarımızda mavi kurdelalar olacak. Şehirlerin sembolleri maviye bürünecek. Amaç farkındalık yaratmak... Bu ay bu hastalığa yakalananlara nasıl davranılması gerektiğini ve hastaların kanserle nasıl mücadele edeceğini uzmanlar anlatacak.
BAŞUCU KİTABI...
Sevil Görgülü hastalığı sırasında özel hayatındaki rutinden ve işinden hiç kopmadı. 33 yıldır turizm sektörüne imza atan Görgülü hastalığıyla da adeta dalga geçti. Mücadele etti ve başardı. Yazdığı kitabın zamanlaması da çok iyi olmuş. Kolan Kanseri ile mücadeleyi kazanan ve asla pes etmeyen hikayesini, ailesinin ona desteğini ve Görgülü’nün hayata tutunuşunu Kolon Kanseri Farkındalık Ayında okumak çok daha etkili olacaktır.
Kanser tedavisi aileyle birlikte ortak yürütülecek bir mücadeledir. Aile desteği iyileşmemizdeki en önemli motivasyon kaynağıdır. Kanserle savaş verenlere ışık olabilecek ve bir parça da olsa umutlarını asla kaybetmemelerini sağlayacak bir eser bu... Kanserden korkmayın. Kanser sizden korksun. Onunla yaşamayı ve savaşmayı öğrenin. “Pes Etmek Yok” umut aşılayan bir kitap... Yakın Kitabevi ve internet üzerinden satın alınabilir. Bir teşekkür de İzmirli yazarları teşvik edip, kitaplarını en iyi şekilde sunduğu için Yakın Kitabevi sahibi Levent Salıcı’ya gelsin...
HAYIRLI RAMAZANLAR...
Bereketin ve hoşgörünün ayı Ramazan’a kavuşuyoruz. Mümkün olduğunca yardımlaşmamız gereken bir aya giriyoruz. Empati kurarak çevremizde yaşayan insanlarla iletişime geçmek gerekiyor. Burada da saygı önemli, oruç tutmuyor olabiliriz ama oruç tutanları düşünerek açık ortamlarda ye, iç eylemlerine bir aylığına ara vermek lazım. Bu ay sevgi, saygı, dürüstlük olgularının ön plana çıkacağı ve manevi olarak hazzı yakalayacağımız günler bizi bekliyor. Sonunda da bayram gelecek. Bayram günlerinde de büyüklerimizin ellerinden öpüp, hayır dualarını alacağımız saatleri yaşayacağız. Bu mübarek ayın, dert ayı diye tabir edilen Mart ayına denk gelmesi baharın daha umutlu gelmesini sağlayacaktır. Cemreler düşmeye başladı. İlk Cemre düştüğü gün kar ve fırtınaya yakalanmak garipte olsa her kışın sonu bahardır.
Geleneksel Ramazan eğlencemiz bu yıl İzmir Şehir Tiyatrosundan Demokrasi Gemisi 01 Mart Cumartesi kalkıyor. Aziz Nesin’in kaleme aldığı, ülkemizde yaşanan aksaklıklara ayna tutacak, Demokrasi Gemisi oyununu İzmirliler çok sevecek.
AÇIN RADYONUZUN SESİNİ...
RADYO EGE’de EDİS söylüyor. Tire’den taksici Süleyman ağabey istemiş. Azar azar...
“Öyle bakma inanırım yalan yalan yalan, kime sorsam şu halimi harap harap harap ölsem de geçmez bir acı bu yakar yakar yakar yiyip bitirdi şu kalbimi azar azar azar... Kim haklı kim mağdur yavaş ol be birazcık sağduyu...”
DAİMA GÜLÜMSEYİN...