Bugünlerde herkesin ağzında bir diploma, aldı başını gidiyor. En yakın zamanda eğitim enstitüsü diplomamı elime alıp poz üstüne poz vermek istiyorum.
İstiyorum ki diploması olanlar da böyle yapsın. Özellikle de bugünlerde!
Öğretmen okulunu bitirip de ilkokul birinci sınıf öğrencisine okuma yazmayı öğretemeyen öğretmen örneğine pek rastlanmamıştır bugüne dek. Öğrenci, eğer ki öğrenme güçlüğü çeken/ zihinsel engelli birey değilse…
Öğretmen, okumayı ve yazmayı öğretmenin temel eğitimini almıştır çünkü. Aksi durumda okulundan diploma alamazdı.
Eğitimciler bilir bunu.
İkide bir yapılan müfredat değişiklikleri, pedagojik formasyon almayan üniversite mezunlarının öğretmenlik yapması ve sözleşmeli öğretmenlik vs. ile eğitimin kalitesi son yıllarda çok düştü. Herkes bunun farkında.
Diploma sahibi olmayan kişi, öğretmen yapılmıyor da niçin fakülte mezunu olmayan biri Anayasaya karşın Cumhurbaşkanı olabiliyor diye soran sorgulayan da çok değil nedense…
Bu soru beynimi kemirip duruyor.
Cumhurbaşkanının, okuduğu fakültedeki sınıf arkadaşlarıyla tek bir fotoğrafı olmaz mı hiç?
Okulun tabelası önünde ya da dersteyken…
Ne olur sanki eline diplomasını alıp da habercilere şöyle bir poz verse… Tüm art niyetlilerin de ağzını kapatsa?!
*
NATO’nun en güçlü ikinci / tankı, topu, tüfeği, uçağı ve binlerce askeri ile dünyanın en güçlü sekizinci ordusuna sahip ülkesiyiz.
Gel gör ki terörün üstesinden gelinemiyor. Televizyon kanallarına çıkan emekli askerler/ generaller açıkça dile getiriyor bunu. Güya üç beş baldırı çıplak terörist kalmıştı. Hatta onların ayakkabı numaralarını bile biliyorduk.
Görülen o ki, iktidar olanlar muktedir değiller.
Askeri sivili aynısını söylüyor.
Geçtiğimiz yıllarda kimileri şehit cenazelerine katılan muhalif siyasilere ve gönderdikleri çelenklere saldırdı.
Sanıyorsunuz ki o saldırgan kişiler askeri ve askerliği çok seviyor!
Cüppeli Ahmet çürük raporu almış. Burak Erdoğan çürük… Damat bedelli, oğul bedelli… Gazeteci Ahmet Hakan ve daha birçoğu…
Bülent Ersoy ve Zeki Müren askerliğini yapmışken yukarıdakiler bedelli ve çürük!
Gel gör ki o kişiler ezan- bayrak- namaz konusunda mangalda kül bırakmıyorlar.
*
Ahmed Arif böyle mi, Muhammed Ali Clay böyle mi, Frank Sinatra böyle mi, Nelson Mandela böyle mi, Metin Oktay böyle mi, Kemal Türkler böyle mi, Jacinda Ardern böyle mi?
İnsanın sözleriyle davranışları uyumlu olmalı.
Yukarıdaki kişiler, Yaşamlarını anlamlı kılan işlere imza atmışlar hep. Kuşkuyla anılan birileri değiller.
Alkışlanan insanlar!
Hem turp gibi olacaksın hem de çürük raporuyla askerlikten kaçacaksın!
İnsanoğlu, yakın çevresinde hep gurur duyacağı insanlar olsun istiyor.
Veli Lök, Yekta Güngör Özden, Öcal Uluç, Kemal Nehrozoğlu, Mehmet Atilla, Avram Ventura, Ardahan Totuk, Fahir Işıksız, Uğur Kolsuz, gibi…
*
Yurttaşlar olarak ülkemizi yönetenlere de saygı duymak, onlarla gururlanmak istiyoruz.
AYM’nin kararlarına karşın TBMM Genel Kurulu, Gezi Davası kapsamında halen Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde bulunan Can Atalay’ın milletvekilliğini düşürdü, Hatay halkının iradesini gaspetmiş oldu.
Bu karar ne kadar âdil diye herbirimizin düşünmesinde yarar var.
Son olarak da belediye başkanlarının görevlerinden alınmaları ve yerlerine kayyım atanması… Gazetecilerin/ habercilerin rahatsız edilmeleri…
İktidar; altından kayıp giden iktidarı gördüğü için halkın iradesini yok saymak gibi bir başka evrensel başarıya(!) mı imza atmak istiyor yoksa?
Diye düşünesi geliyor insanın.
Okuma yazma bilmeden dördüncü sınıfa gelmiş öğrenciler bizde, bilimsel tek makalesi olmadan profesörlüğe terfi edenler bizde, elindeki metni doğru dürüst okuyamayan diyanetçi bizde, akşam sabah şiddet, yangın, trafik kazası, yolsuzluklar bizde.
Diploması konusunda kuşku duyulan siyasetçiler bizde.
N’olur sanki kuşku duyulan kişiler ellerine diplomasını alıp da poz verseler…
