İzmir Hat Trick yaptı

Geçtiğimiz sezon şaha kalkan İzmir futbol takımları istikrarını koruyamadı. Bu sezon Spor Toto Süper Lig’de mücadele eden Altay ve Göztepe,  1. Lig’de mücadele eden Menemenspor peş peşe küme düşerken Altınordu 1. Ligde kalmayı son haftada garantiledi.

ÖMRE BEDEL/SON MÜHÜR

Geçen sezon yakaladığı yükselişi sürdüremeyen İzmir takımları taraftarlarını hüsrana uğrattı. Peki, suçlu kim? Bir günah keçisi bulundu mu? Nasıl bu durumdan çıkabiliriz?

Altay’ın hızlı inişi…

18 yıllık uzun bir aradan sonra geçtiğimiz sezon Play-Off şampiyonu olarak Süper Lig’e yükselen Altay, bir süre galibiyet koltuğunda oturmuş olsa da aldığı ilk yenilginin ardından işler tersine gitmeye başladı ve alt sıralara doğru inişe geçti. Bu inişin sonucu olarak birkaç kez teknik direktör değişikliğine giden siyah-beyazlılar bir süreliğine tekrar ayağa kalkıyor gibi olsa da sezon bitimine doğru düşüşüne engel olamadı. İzmir temsilcisi ekibin çıkmasıyla inişi bir anda oldu.

Göztepe, 5 yıl devam edebildi…

2017-2018 sezonunda Spor Toto Süper Lig’e yükselmeyi başaran bir diğer İzmir temsilcisi takım, 5 sezon üst üste ligde kalmayı başararak kalıcı olmuş gibi görünüyordu. Bu sezon başlangıcında beklenen sonuçları göremeyen sarı-kırmızılı ekipte teknik direktör değişikliğine gitti. Değişen teknik direktör ile birlikte inişler ve çıkışlar yaşayan İzmir temsilcisi yine bir teknik direktör değişikliği ile karşı karşıya kalarak ligin bitimine 5 hafta kala düşüşü garantiledi. Göztepe‘nin süper lig serüveni 5 yıl sürdü.

Menemenspor ‘un 1. Lig serüveni…

Tarihinde ilk kez 2019-2020 sezonunda 1. Lig’e çıkmayı başaran Menemenspor 2020-2021 sezonunu alt sıralarda tamamlasa da ligde kalmayı garantilemişti. Ancak alınan mağlubiyetler sonrasında düşme hattına giren İzmir takımı kendini kurtaramadı. Sezon içerisinde kulüp birliğinde de karışıklıklar yaşayan Menemenspor ‘un 1 Lig serüveni oldukça kısa sürdü.

Düşüşteki ortak payda…

Türk futbolunun iki köklü takımı olan Göztepe ve Altay önümüzdeki sezon Süper Lig’de İzmir’i temsil edemeyecek. Bu durum İzmirli taraftarlar ve futbol sporu adına çok acı bir tablo oldu. Peki, bu durumdan kim suçlu? Yapılan açıklamalara göre düşüşteki ortak payda mali durumlar... İşin bu kısmı sadece bahane, burada herkes suçlu; başkanlar, yerel yönetim, iş dünyası hatta taraftar bile suçlu. Herkes elini taşın altına koyacak, üzerine düşen görevi yerine getirecek. Takımları ileri taşımanın bir sürü yolu yöntemi var. Liderler takımı terk edip giderse oyunculardan da devam etmesini beklemek haksızlık olur. Spor tutku işidir, emek ister, sabır ve istikrar ister. Ama biz hemen her şeyin olup bitmesini, bir an önce takımımızın öne geçip liderlik koltuğuna oturmasını ve hep orada kalmasını isteriz. Öyle bir dünya yok. Sporda kazanmak ta var kaybetmek te. Eski bir deyimi hatırlatmak isterim: ‘’Top yuvarlaktır’’ Son ana kadar hiçbir şey belli olmaz spor karşılaşmalarında. Bir maç kaybedildiğinde yerin dibine atarız takımı. Peki, mücadele eden, renklerini tutkuyla taşıdığı formayı terleten oyuncunun günahı ne? Bunları düşünmeden sezon ortasında takımı terk etmek nedir? Nerde kaldı tutku, nerde kaldı spor aşkı?

Bu noktaya gelene kadar yönetimin çok iyi PR geliştirmesi ve bunu etkili kullanması gerekir. Büyük takımlar arasında en etkili PR kullanımını Fenerbahçe Spor Kulübü yapıyor. Yeni teknik direktör olarak gelen Jorge Jesus geldiği anda Türkçe bir cümle kullandı: ‘’Hazır mısınız?’’ bu cümleyi çok iyi kullanıp atkılara işlediler. Satışa sundular. Al sana gelir. Bazen tahmin edemediğimiz anlar bizim için kırılma noktası olabilir, yöneticilerin bunu yapabilecek güçte olduklarını biliyorum. Biraz daha emek lazım. Tabii sorun gerçekten mali durumsa...

İzmirli de üzerine düşeni yapmalı…

Ege bölgesi hem tarım hem sanayi olarak ileri gelen bir bölge. İzmir mali açıdan zengin sayılabilecek bir ilimizdir. Ama ne Göztepe, ne Altay, ne Altınordu, ne Menemenspor, ne de Karşıyaka bugün 4 Büyük olarak adlandırılan takımlardan biri olmadığı için desteklemeye gerek yok. Bizim gözümüz yükseklerde, orta sınıf takımlarla uğraşmayız. Küçük esnafı desteklemeyiz, küçük kulüplerin elinden tutmaya ne gerek var. Peki, bu kulüpler ya da işletmeler desteklenmezse nasıl büyüyecek?

Sevgili taraftar…

İzlediğim bazı alt lig maçlarında taraftarların tribüne girmeden saha kenarından yancı edasıyla karşılaşmaları izlediklerini gördüm. Taraftar olmak saha kenarından bağırıp çağırmakla olmaz. Giyersin takımının formasını, alırsın biletini geçersin tribün koltuğuna takımına maddi manevi desteğini verirsin.  Bunun atkısı var, şapkası var, t-shirt’ü var, var da var yani.  Bu da yetmedi mi, al kombine biletini hediye gönder takımına, gelsin maddi destek.

Tüm bunların olabilmesi için kulüp başkanlarının tam anlamıyla liderlik ceketini giyip İzmirli sporseverleri harekete geçirmesi lazım. İyi tanıtım kalabalık taraftar demek, kalabalık taraftar ise oyuncu için güçlü bir manevi destek demektir.

İzmirliler hazır, tek ihtiyacı olan itici bir güç…