22 yıldır ülkeyi yöneten ve son yerel seçimlere kadar girdiği her seçimden birinci parti olarak ayrılan AK Parti, dolayısıyla MHP destekli iktidar, 31 Mart seçimlerinde yerel yönetimlerin çoğunu ve de birinciliği kaybetmenin sancılarını halen yaşıyor.
İlk ayları ''Uyarıyı aldık, ders çıkaracağız'' söylemleri, bir iki kabine değişikliği, bugünlerde halen popülerliğini koruyan ''Normalleşme'' gösterileriyle geçirdi. Hem dışta hem içte oluşan gündemlerle de yavaş yavaş yerel seçim hezimetini unutturmaya çalıştı.
Gündem uzun süre CHP'nin başarısı ve bu başarının iktidara nasıl evrileşebileceğiyken, usta işi manevralarla ve de ülkenin acı gerçeği ''Enflasyon ve geçim'' endişesinin öne çıkmasıyla artık pek konuşulmaz oldu. İşte bu noktada iktidar oyunun ikinci safhasına geçti.
AK Parti ve MHP'den hatta CHP'li başkanlardan koltukları devralan yeni başkanlar, ilk üç ayı ciddi borç yükü, ödenmemiş maaşlar, işçi ve memur eylemleriyle geçirip, kara kara ne yapacaklarını düşünürken bunun üstüne tuz-biber olacak darbe iktidardan geldi.
Erdoğan, partisinin grup toplantısında ''Yok öyle 25 kuruşa simit'' diyerek Maliye Bakanlığı'nın belediyelerin borçlarını tahsil edeceğini söylemesiyle ilk hareket Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan'dan geldi, belediyelerin SGK'ya 96 milyar borcu olduğunu açıkladı.
Bakan Işıkhan bu arada en borçlu 5 belediyenin (Ankara, İzmir, İstanbul, Adana, Şişli-Toplam 18.2 Milyar TL) CHP'li başkanlarca yönetildiğini, hatta toplam borcun yüzde 67.7'sinin yine CHP'li belediyelere ait olduğunu vurgulamayı da ihmal etmedi.
Buradan başlayan polemik hala sürüyor, muhalefet tarafında karar siyasi denilirken, diğer yanda ekonomik kriz yaşayan vatandaşın çoğunluğu iktidarı haklı görüyor. Ancak iktidarın kendine yakın şirketlere sağladığı avantajları, borçlarını tek kalemde silmelerini unutuyor.
Aslında iktidar, çok akıllıca bir taşla iki kuş vurmak istiyor, bir yandan hazinenin açığını bir nebze olsun azaltmayı hedeflerken, ''Borç tahsil etme'' gibi haklı bir gerekçeylede belediyeleri bildiğiniz kıskaça alıyor. Onları hareket edemez, iş yapamaz hale getirmeyi düşünüyor.
Tabii ki bundan en çok etkilenecek olan CHP'li belediyeler, İller Bankası'ndan gelen paranın kesinti yüzünden azalmasıyla sorunları daha da büyüyecek. Bırakın işe yarar proje yapmayı, kalıcı eser üretmeyi, maaşları öder, günü idare edebilirlerse ne ala.
Zaten attıkları her adımda iktidarın nefesini enselerinde hisseden, yapacakları işlerde, projelerde izin için bakanlıkların kapısında bekleyen muhalefetteki belediyeler, şimdi de ayakta kalabilmek, mali disiplini sağlayabilmek için bin takla atmak zorunda.
Özellikle; Erdoğan, iki el sıktı diye siyasetin normalleştiğini zannedenler, buna çocuk gibi sevinenler bilsin ki bu daha fragman asıl film önümüzdeki aylarda başlayacak, İktidar ''normal normal'' belediyeleri mengene gibi kanırta kanırta sıkacak.
Yani; Yandı gülüm keten helva...