Bireyden, topluma, insan ilişkilerinden, vatandaş-devlet hatta devletler arasında olması gereken kavram Adalet. Sözlü olduğu kadar gelişmiş toplumlarda yazılı kurallarla sağlanan bireye ve topluma huzur ve güven veren bir unsur Adalet. Ancak iş yazılı kurallarla bitmiyor, esas olan uygulayıcılar, uygulanma şekli. İşte burada işler karışıyor. Doğada yabani hayatta geçerli olan ''Güçlü olan haklıdır'' desturu, yazılı kanunları eğip, büküyor, Adaleti terazisini yanlış yöne kaydırıyor. Tüm dünyada 'Adalet'i temsil ettiği kabul edilen elinde kılıç ve terazili, gözleri bağlı kadın heykeli var ya işte böylesi zamanlarda o bile utanıyor. Çünkü ne terazisi, ne kılıcı, ne de tarafsızlığı temsil eden göz bandının bir önemi, bir değeri kalmıyor. Geçmişte yüzlerce hatta binlerce örnek verebilirim ama sadece bu yaz yaşadığımız iki örnek bile biz de terazinin şirazesinin çoktan kaydığını hatta olmadığını ispatlıyor. Birincisi Çeşme'de bir cinayet işleyen Ümit Günay'ın, ikinsisi Dilan-Engin Polat çiftinin tahliyesi.
Birincisiyle ilgili aylar öncesinden AK Parti Milletvekili Osman Gökçek'e 10 milyon dolar rüşvet verildiği, 19 Ağustos'ta serbest bırakılacağı iddiası yazıldı, çizildi, söylendi. Ne oldu; Evet, cinayet zanlısı Ümit Günay, 19 Ağustas'taki mahkemede tahliye edildi. Savcılık itirazıyla tekrar tutuklama kararı çıktı, şimdi aranıyor, aranıyorda hangi ülkeye kaçtıysa yakında kokusu çıkar. Hani rahmetli Ahmet Kaya'nın ''Başım belada'' şarkısında dediği gibi, ''Nerden baksan tutarsızlık, nerden baksan ahmakça''. İkincisi aslında daha da vahim çünkü çok boyutlu nerden kazandkları belli olmayan paraları alay eder gibi milletin gözüne sokunca birilerini kızdıran ya da hamileri olduğu öne sürülen Süleyman Soylu gücünü yitirince ''Enerjiiii''leri kesilmişti.
Büyük bir operasyonla gözaltına alındılar, tutuklandılar, mallarına el kondu. Milyarlarca lira kara paradan, yasadışı bahis parası aklamaktan, vergi kaçırmaktan, sahte fatura kesmekten yüzlerce yıl hapis cezası istendi. Ne oldu? Bir yıl dolmadan geçen hafta tahliye edildiler. Dillendirilen kara para filan hak getire, yasadışı bahis meselesine giren zaten yok, kala kala sahte fatura ve vergi kalıyor. Ya zaten bunlarda suç mu? (ki Türk Ceza Kanunu'nda suç) denilerek bir güzel evlerine yollandılar, yakında mallarını da paralrını da faiziyle geri alırlar. Olan benim güzel ülkemdeki ''Adalet'' e olur. Ona hala inanan, inanmaya çalışan insanlara olur. Hatta en kötüsü ne biliyor musunuz? 'Eğer güçlüysen, eğer paran varsa o zaman Adalet' i de istediğin gibi uygulatırsın'' söyleminin kabul görmesi, topluma yerleşmesi.
Ekonomiyi, geçim sıkıntısını, hatta şerazesi kayan Adalet'i bile vicdan sahibi işin ehli insanlarla kısa sürede düzeltebilir tekrar rayına oturtabilirsin, ancak kaybolan Ahlak'ı, insanı insan yapan en büyük erdemi kaybedersen, onu tekrar kazanmak bir nesil ister. İşte biz bugünlerde bu noktadayız. Katil zanlısı Günay'da, bu işlerde sadece piyon olan Polat'lar da kötü birer örnek. Bir gün onlara da Adalet uygulanır. Ancak onların nezdinde toplum üzerinde yaratılan tahribat halka halka her geçen gün büyür ve bizi yutar. Orada boğulmadan, Adalet'li günlerde buluşmak ümidiyle...