Kasım, kışın ilk adımıdır; sonbaharın veda zamanı. Bir yanda doğanın soğuyan havası, diğer yanda ruhumuzda bir hüzün... Ve Kasım, bizim için çok başka bir anlam taşır. Çünkü bu ayda, 10 Kasım’da, bir Cumhuriyetin temellerini atan, halkını özgürlüğe kavuşturan o büyük lideri kaybettik: Mustafa Kemal Atatürk...
10 Kasım… O gün, 1938’de saat 9:05’te bir çağ kapanmış, bir devrim sona ermişti. Ama 10 Kasım’ın hüzünlü hatırası, her yıl bir umutla yenileniyor. Çünkü Atatürk’ün mirası, her geçen yıl daha da büyüyen bir ışık gibi yolumuzu aydınlatıyor. O olmasaydı biz de olmazdık. O, sadece bir lider değil, ülkesine, halkına hayat veren bir kahramandı. Bugün sahip olduğumuz her şey; özgürlük, bağımsızlık, eğitim, bilim, kadın hakları, hepsi Ata'mızın eseridir.
Ya olmasaydı
Eğer Atatürk 1938'de bu dünyadan ayrılmasaydı, ya da saatinin kırıldığı yerde o kurşunun ona isabet ettiği an bir başka şekilde olsaydı? Kurtuluş savaşının zaferle taçlandığı o tarihi an hiç yaşanmasaydı... O gün, düşmanlar ülkenin dört bir yanını işgal etmekteydi; eğer Atatürk olmasaydı, bu topraklar belki de başka bir emperyal gücün boyunduruğu altında kalacaktı. Biz, bu güzel topraklarda özgürce yaşamak yerine, kim bilir hangi başka topraklarda, başka halkların kölesi olacaktık.
Atatürk’ün yokluğunda, ülke belki de bir monarşiye bürünecek, Osmanlı İmparatorluğu’nun ardından gelen dönemde başka bir hükümdar ya da padişah, halkı yönetiyor olacaktı. Ama bir gerçek vardı ki; o dönemde halk, çağa ayak uydurmak, gelişmek, modernleşmek için Atatürk’ün liderliğine ihtiyaç duyuyordu. Onun yokluğunda, belki de hep bir adım geride kalacaktık.
Kadınlar, o kadar yol kat edemezdi. Eğitim, bugün olduğu gibi evrensel bir hak olarak kabul edilmezdi. Herkesin eşit bir şekilde eğitim alması, her kadın ve erkeğin toplumda aynı haklara sahip olması, belki de bir ütopya olurdu. Atatürk, sadece Türk halkına değil, dünyaya örnek olmuş bir liderdi. Kadın hakları, bilim, kültür ve eğitim gibi alanlarda yaptığı devrimler, o dönemin çok ötesindeydi.
Atatürk’ün yokluğunda, biz bu kadar özgür, bu kadar eşit olamazdık. O olmasaydı, bugün sahip olduğumuz tüm demokratik haklar, özgürlükler, belki de birer hayal olarak kalacaktı. Atatürk olmasaydı, kültürel bir gerileme, sosyal bir çöküş yaşanabilirdi. Kadınlar, eğitim alamaz, erkekler de çoğu zaman geleneksel kalıplardan kurtulamazdı.
Bugün, Atatürk’ün başlattığı ekonomik devrimler sayesinde bağımsız bir ülke olarak ayakta duruyoruz. O olmasaydı, dışa bağımlı bir ülke olarak kendi gücümüzü bulamadan, her adımda başka bir gücün etkisinde kalırdık. Atatürk, Türkiye’nin kalkınmasını, sanayileşmesini, kültürünü yüceltmesini sağladı. Onun yokluğunda, bu topraklarda pek çok şey eksik kalır, belki de doğmaz ve büyüyemezdik. Atatürk olmasaydı, olmazdık.
Ebediyete Uçuşun...
Her 10 Kasım’da, Atatürk’ü anarken, bir kez daha derinden hissediyorum ki, onun mirasını yaşatmak bizim için sadece bir anma günü değil, aynı zamanda bir sorumluluk. Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’i korumak, geliştirmek ve onu daha ileriye taşımak, hepimizin omuzlarına düşen bir görevdir. Onun gösterdiği hedefe ilerlemek, ülkemizi daha aydınlık bir geleceğe taşımak, nesilden nesile aktaracağımız en değerli mirastır. Onun bize bıraktığı Cumhuriyet, onun aziz hatırası, bizlere sonsuz bir güç ve ilham kaynağı olmalıdır.
Mustafa Kemal Atatürk… Sen olmasaydın, biz de bugün olamazdık. Biz, senin izinden yürüyen, senin mirasını yaşatan bir milletiz. Seni sadece 10 Kasım'larda değil özgürce yaşadığımız her gün anıyoruz. İyi ki vardın... İyi ki senin evlatların olduk. Her sene olduğu gibi bu sene de başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, tüm şehitlerimizi rahmetle anıyoruz.
Tekrar görüşünceye kadar hoşça kalın...