Oscar ödüllerine çok yaklaştık. Bu yılın adayları 17 Ocak’ta açıklanacaktı ancak Kaliforniya’daki büyük yangın, adayların açıklandığı tarihi de değiştirdi ve 23 Ocak’ta Oscar adayları belli oldu. “Hayat böyle bir şey, her şey her zaman planladığın gibi gitmez.”
3 Mart Pazar gecesi sabaha karşı düzenlenecek olan ödül töreninde 13 ödüle aday gösterilerek karşımıza çıkacak bir film var ki tam da bu cümleyi dile getiriyor bize. Filmin adı: Emilia Perez.
İzlemek isteyenler için bu film ve 5 dalda Oscar adayı The Substance (Cevher) MUBİ’de var.
Sosyal medyada adaylığı en çok eleştirilen film, en fazla adaylık alan Emilia Perez oldu. Film için öyle cümleler kuruldu ki sanırsınız kamera önünde ve arkasında bu işi hiç bilmeyen birileri var. Birincisi bence hikaye çok etkileyici. İkincisi oyuncular çok iyi, üçüncüsü hareketli sahneler etileyici. Yine bence, ortada iki sorun var. Biri; anlatım tarzı, filmin müzikal dili. Joker filminde benzer bir seçim yapılmış ve filmin gişede batmasına neden olmuştu. Burada ise bence durum çok farklı. Evet burada da bir risk alınmış ama müzik ve görsel malzeme iyi kullanılarak duygular güzel yansıtılmış. Daha iyi olabilir miydi? Belki “evet” ama yine de oluşturulan kurgu ve seyirciyi içine çeken atmosfer iyi seçilmiş. İkinci sorun ise film İngilizce değil. Ve bence bu bazı insanları rahatsız etti. Emilia Perez’in 13 dalda adaylığı, İngilizce olmayan bir filmin şimdiye dek gördüğü en yüksek sayıda adaylık. Daha önce Roma ve Crouching Tiger, Hidden Dragon 10’ar dalda aday olmuşlar. Bu aynı zamanda Hollywood’da işlerin iyi gitmediğinin de bir göstergesi. Bir yönetmen olarak baktığımda, benim bu filmde çekmek isteyebileceğim, beni heyecanlandıran birkaç sahne var. Müzikal dil zor ama bence bir yönetmen için kurgulanması heyecan verici.
Bu yıl en çok dalda adaylık alan filmler şöyle:
Emilia Perez 13
The Brutalist 10
Wicked 10
A Complete Unknown 8
Conclave 8
Anora 6
Dune: Part Two 5
The Substance 5
Dune: Part Two, Anora ve Wicked bizde vizyona girdi. The Brutalist haftaya, 31 Ocak’ta vizyonda olacak. A Complete Unknown ve Conclave ise 7 Şubat’ta gösterime giriyor.
Dune ilki kadar tatmin etmişti beni, The Substance ise biraz gerdi. Diğerlerini izlemeden ödüllerle ilgili yorum yapmak istemem ama The Substance En İyi Saç ve Makyaj konusunda önde gibi gözüküyor.
Ülkemize gelecek olursak… Bu ülke, her an değişen gündemi… Yoruyor insanı. Ama daha çok aydınlarına, sanatçılarına yüklenen yükler… Onlar yoruyor. Ağır suçlamalar ve ele geçirilmeye çalışılan bir sektör var sanki karşımızda. Dizi sektöründe kazanılan paralar, birilerini ellerini ovuşturmasını sağlıyor iddiaları var. Kim neye çöküyor oturduğunuz yerden görebiliyor musunuz?
Almanya, ikinci dünya savaşından sonra sanatta ve özellikle edebiyatta büyük bir değişim yaşadı. Ülke kendini ruhsal durumundan, acılarından, kabahatlerinden ve suçlarından arındırmak için üretti. Yazarak, çizerek, müzik yaparak yaralarını kanatarak ve kendiyle yüzleşerek derin çarpıklıklarını, sarıp iyileşti. Bugün Türkiye’den en çok göç alan ülkelerden biri… Son dönemde ise yetişmiş sağlık personelimiz için ilk seçenek.
Peki ya biz? Biz bir gün fabrika ayarlarımıza dönebilecek miyiz? Bunun için üzerimize düşen görevi yapıyor muyuz?
Son olarak herkese, İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın sergilemeyi düşündüğü Cadı Avı adlı oyunu izlemelerini tavsiye ederim.