Demokrasinin “her mahallede bir milyoner” yaratmak için, bedava Amerikan traktörleriyle köylüleri maraba yapmak için, toprak reformunu yaptırmamak, ulusal aydınlanmayı tamamlamamak, küçük Amerika sevdasıyla menfaatçiliği siyaset yapmak, milleti uyutmak için dinsel inançları kullanmak, zengini daha zengin, fakiri ise en iyi olasılıkla yerinde sayarak sabır ve şükür arasına sıkıştırıp, tamamen Amerikan tarzı boş beyinli yaşatmak için “getirildiğini” biliyoruz da her şeye rağmen 1950’den bu yana yaşadığımızı onca siyasi alaboradan da ders almadığımızı dehşetle yaşamıyor muyuz?
Demokrasinin bir yaşam biçimi olduğuna inanmıyoruz. İnanmadığımız da o kadar belli ki, tüm siyasi liderler güya demokrasi adına hepimizi sadece oylarımız için düşünüyor. Siyasi erkler, kimlerin vekilimiz, kimlerin başkanımız olduğuna karar veriyor, kentler arası farklılıkları asla düşünmüyor ve adeta “yersen” aklıyla halka dayatıyor. Hal böyle olunca da yerel seçime 8 ay kala oy vererek başkan yaptığımız Tunç Soyer’in halkının gerçek sorunları için onca haykırışının kendi partisinde bile yankılanmadığını kaygıyla izliyoruz.
Ben verdiğimin oyun peşindeyim, derdim sadece bu.
Tunç Soyer geçen haftalarda biri İnciraltı diğeri Harmandalı çöp alanı ve bir diğeri de İzmir’in mezarlık ihtiyacı ile ilgili açıklama yaptı. AKP hükümetinin uyguladığı örtülü ve açık baskılara dikkat çekmeye uğraştı. Çok ciddi konulara parmak bastı ama bir anda hükümete yakın Türkiş’in bir sendikası, olmayacak isteklerin reddiyle bu sıcakta metro ve tramvayı devre dışı bıraktı. Grev haktır asla tartışmam. Başkaları gibi demokrasiyi de basamak görenlerden değilim. Hele susmak hiç kabul edeceğim bir davranış değildir.
Dikkatimi çekti ve son seçimde İzmir’den vekil olanların twetlerine baktım.
Yahu arkadaş, Mahir Polat dışında tek vekil sahip çıkmamış. Hele o İzmir’i bilmez İzmir’e dayatılan iki vekil Gökçen Gökçe ve Yüksel Taşkın. Tek satır yok İzmir’in gelecekteki iki büyük krizine dair. Ancak ne hikmetse Yüksel Taşkın 9 Ağustos 2023’de yayınlanan bir habere göre “İzmir’in güncel sorunlarıyla ilgili Meclis’e üç soru önergesi verdi. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu ve Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki’nin sorularını yanıtlamasını talep etti.” Açıkça söyleyim, Bay Taşkın bunu, İzmir’den gelen yoğun tepkilere “dostlar alışverişte görsün” diye verdi bence.
Ama onca hatalarına rağmen İzmir’de muhalefet olan AKP’li vekillerin ve çevrelerin hedefinde sürekli Tunç Soyer var.
İnanamadığım, CHP içinde İmamoğlu kliğinin İzmir’e dair duyduğumuz saçmalıkları. Neymiş, Bay İmamoğlu ve arkadaşları CHP’ye egemen olurlarsa 2024 martında İzmir’e Selin Sayek Böke hanımı başkan adayı yapacaklarmış. Duyar duymaz tepkiyi koydum: Haddinizi bilin...
İzmir’de öyle ya da böyle Binali Yıldırım kazanamamış, öyle ya da böyle Nihat Zeybekçi kazanamamış ki ikisi de yerel yönetim ruhuna sahip, peki Sayın Böke’nin İzmir’le ilişkisi, has bel kader olduğu vekillik payesiyle, Kordon’da içtiği kahve dışında nedir? İzmir’in hangi tasa sevinç ve umudunda İzmir’de İzmirlilerleydi?
Ama inanın hesap başka... CHP’yi CHP içindeki “birileri”, köklerinden koparıp AKP’nin, üstelik kötü kopyası yapmaya uğraşıyor. Demokrasi, halk lafları da sadece süs!
İzmir bugün tarihin gerisinde dezavantajları yaşıyor. İktidar sadece bakir arazilere rant imarları vererek yandaşlarını İzmir’e üşüştürmek istiyor. Belediye başkanı Soyer haykırsa da Ankara’da İzmir’in menfaatine baş koyacak İzmir vekili yok. Çünkü CHP öylesine kibirli bir özgüvene kaptırmış ki kendini, ciddi ciddi “ben ne dersem o” dayatmasını yapıyor İzmir’e... Tabii bir de bazı ilçe belediye başkanlarının ilçelerinde kendilerini “Sezar” gibi görme havaları. Bazılarının gözü de Tunç beyin yerinde olduğundan CHP kurmaylarının İzmir’e karşı her türlü hadsizlikleri görmezden geliniyor.
Aslında İzmir’de CHP İzmir İl Başkanlığı’nda 2022 nisanında CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı’nın kendisinden demeç bekleyen İzmirli gazetecilere "Kendinizi boşuna yormayın, benim İzmir'de konuştuğumu nerde gördünüz" sözleri bugünlerde İzmir’in yaşadığı türlü saygısızlıkların başlangıcıydı belki de.
Ya da Mayıs seçimlerinde “6’lı masanın” İzmir mitinginde, tüm konuşmacılar, eşlerinin adlarıyla birlikte ve bazıları da ikişer defa anons edilirken, ev sahibi konumundaki Başkan Tunç Soyer tek başına davet edildi sahneye. Oysa İzmir’in Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer yüze 58.1 oyla başkan seçildi. Karşısında iktidarın tüm gücüyle desteklediği, belediyeciliği iyi bilen ama İzmirli olmayan Nihat Zeybekçi vardı.
CHP sadece 2004’den beri egemen İzmir’e, Rahmetli Piriştina’nın 1999’da DSP adayı olduğunu ve karşısında CHP adayının da olduğunu ne çabuk unuttu CHP üst iradesi?
Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak diye bir söz var Anadolu’da, ben de bugünlerde sıkça “kendi düşen ağlamaz” diyorum.
İzmir uyduruk “arsenik” krizin yaşadı, atlattı... İzmir metrosuna da kavuştu. Ankara’da belediye hastanesi yok edilirken İzmir’in tarihi belediye hastanesi harikalar yaratıyor. Üretici 20 yıldır destekleniyor bir tek “hıyar” dereye atmıyor attık. Ama birileri hala İzmir’e “hıyarlık" etmekte ısrar ediyor... Kızdırmasınlar o “hıyarları” tuz ekerek çatır çutur yeriz biz! Biz İzmir’iz işgalde işgalcilerle kadeh kaldırmadık, kaldıranları da hayırla anmadık. İzmir hala Şehit Fethi Beydir, Gazi Kemal’dir, Hasan Tahsin’dir...
Bilmem CHP bunları anlar mı?