Bugün yazıma, 100’üncü yıllarını kutlamaya başladığımız 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos ve 29 Ekim ile yaşamımızı sürdürdüğümüz kentlerin ülkemizi ele geçirmek isteyen ‘düşman işgalinden’ kurtuluş günleri olan günlerin anlam ve önemini hatırlatarak başlayacağım.
İçinizde bazı arkadaşlarım, 18 aydır dünyayı kasıp kavuran Koronavirüs kelimesi ile beynimize işletilen, daha sonra Covid-19 ve pandemi diye yaşam koşullarımızın içine kadar giren salgının yaşandığı böyle bir süreçte buna ne gerek vardı, diye düşünebilir. Ama hayır ben sizi gerçek ülke gerçeğimize taşıyacağım.
UZAKLAŞTIRMAYA ÇALIŞTILAR
1950’li yıllardan itibaren özellikle son 20 yıldır günümüze kadar ulus, vatan, millet, hürriyet, özgürlük, cumhuriyet, egemenlik, zafer, bağımsızlık, birlik-beraberlik, demokrasi, hukuk ve adalet kelimelerinden sürekli uzaklaştırılmaya çalışıldığımızı hatırlatayım belki o zaman bana hak verirsiniz. Uzaklaştırılmaya çalışıldığımız bu kelimelerin bir ülkede ne kadar önemli birer anlam taşıdığını açıklamaya kalkışırsam 500 sahifelik bir kitap yazarız.
Önce 102’nci yılına ayak bastığımız 19 Mayıs 1919’un anlam ve önemine değineyim istiyorum. Niçin ve nedir? Ne zaman bayram kabul edilmiş ve kimlere emanet edilmiştir? Çok zor ama özetlemeye çalışacağım.
Niçin?.. İtilaf Devletleri’nin Anadolu’yu ve Trakya’yı işgal etmeleri üzerine İstanbul’dan Bandırma Vapuru ile Samsun’a gelip, sonra tüm Anadolu’yu dolaşarak Türk Kurtuluş Savaşı’nın başlatılması için atılan ilk adımdır.
Nedir?.. 16 Mayıs 1919 Cuma günü Bandırma Vapuru ile yola çıkan Mustafa Kemal ve 18 arkadaşı, İstanbul’dan hareket ederek Karadeniz’in o çılgın dalgaları arasında İngiliz işgal kuvvetleri ile Pontusçuların sokaklarda cirit attığı bir ortamda 19 Mayıs 1919 Pazartesi günü Samsun’a ayak basmış ve 29 Ekim 1923’e uzanan süreç böylece başlatılmıştır. Özetleyecek olursam; 19 Mayıs 1919 sonrası Anadolu’yu karış karış gezen Mustafa Kemal ve arkadaşları, 23 Nisan 1920’de Ankara Ulus’taki Birinci Büyük Millet Meclisi’ni açarak egemenliğimiz ilan ettiler. Daha sonra, Mustafa Kemal’in Başkomutan olarak yönettiği 26 Ağustos 1922’deki Dumlupınar (Kütahya) ve Başkomutanlık Meydan Muharebeleri 30 Ağustos 1922’de zaferle sonuçlanmıştır.
Atatürk’ün komutasındaki milis kuvvetleri, işgalci kuvvetleri yenerek 8 Eylül 1922’de İzmir’in Nif (Kemalpaşa) kasabasına girmiştir. 9 Eylül 1922’de de Başkomutan Mareşal Mustafa Kemal Paşa’nın İzmir Belkahve’den “İlk Hedefiniz Akdenizdir” diye verdiği emir ile İzmir’e giren Türk Ordusu, 15 Mayıs 1915’te kenti işgal eden düşman kuvvetlerini denize dökmüştür.
29 Ekim 1923’te de Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu ilan edilip Anadolu ve Trakya işgal kuvvetlerinden kurtarılarak bağımsızlığımız ilan edilmiştir.
Ne zaman bayram olarak kabul edilmiştir?
19 Mayıs; 1926 yılında Gazi Günü, 24 Mayıs 1935’te Atatürk Günü adıyla kutlandı. 20 Haziran 1938 tarihli kanun ile de “Gençlik ve Spor Bayramı”, 12 Eylül askeri darbe sonrası “Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı” olarak kutlanmaya başlandı.
Ne zamana kadar mı?
2012 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’nın Ankara dışında 80 ile gönderdiği bir genelge ile kutlanmasını engelleyene kadar. O tarihten itibaren stadyumlarda o görkemli gösteriler ne yazık ki yapıl(a)madı.
Ne mi oldu?.. Bu yasaklama ile ulusumuzun oluşmasında ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda 19 Mayıs ile Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün verdiği mücadele 7’sinden 70’ine kadar tüm halkımız tarafından çok daha iyi benimsendi.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türk gençliğine olan güvenini bakın nasıl anlattı:
“Gençler! Benim gelecekteki emellerimi gerçekleştirmeyi üstlenen gençler! Bir gün bu memleketi sizin gibi beni anlamış bir gençliğe bırakacağımdan dolayı çok memnun ve mesudum.”
19 Mayıs Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı’nın 102’nci yılı kutlu olsun.