Bahar geldi, yaz geldi; orman yangınları, sel felaketleri, kuraklık, yağmur yağdı, hava soğudu, aşı olduk olmadık, ekonomi derken sıra 2021 yılını uğurlamaya geldi.
Sonunda aylardan Aralık… Sizi bilmem ama bu yılı da sevemedim, tıpkı bir önceki yılda olduğu gibi. Pek tadı kalmadı artık yılların, uğurlamaların ve yeni yılların. Adettendir belki yeni yıl için iyi dileklerde bulunmak ancak son yıllarda gelen gideni mumla aratıyor.
2021 yılı da biterken yeni normal hayatımız nasıl oldu dersiniz. Bir tarafta ekonomi, diğer tarafta sağlık, pandemi. Ancak ekonomi pandeminin de önüne geçti artık. Kimse Omicron varyantından bahsetmiyor bile. Üstelik hastalıktan kaybettiğimiz vatandaşlarımız sayısı hala 200’ lerdeyken. Vaka sayılarımızda hiç küçümsenmeyecek kadar fazla…
Hepimiz ekonomist olduk…
Son dönemde tek konumuz Dolar, Euro, faiz ve asgari ücret. Her gün, her akşam, her öğlen televizyonlarda bu konular tartışılıyor. Bir sürü yorumlar yapılıyor ve tartışılıyor. Ben pozitivizme inan birisiyim. Ekonomi de sosyal bir bilimdir. Bu yüzden hayretle izliyorum ve dinliyorum yapılan yorumları. Birçoğunuz gibi en kısa yoldan düşünmek istiyorum. Temel gıda, yeme içme barınma ve sosyal yaşantımı devam ettirebiliyor muyum? Cebimdeki para nasıl eridi? Geçen ay ne alıyordum şimdi aynı parayla ne alıyorum? Sonuç olumsuz ise evet ters giden bir şeyler var.
Arabası olan artık zengin. 2. El otomobil piyasası zaten fena. Benzin, motorin, otogaza her gün zam üstüne zam.Üstelik önceki gece yine gelmişken. Artık rakamları takip etmiyorum. Arabam otoparkta durur halde. İzmirim Kart ile maske, mesafe kurallarına uyarak şehirde yapmam gereken şeyleri yapıyorum. Sanırım birçok kişi benim gibi yapıyor olacak ki trafik denen çilemize daha az denk gelir oldum. Gıda ve temel temizlik maddelerine gelen zamlara da yetişemez olduk ve hepimiz biraz da stokçu olduk herhalde. Geçtiğimiz haftaların konusu tuvalet kâğıtlarıydı mesela. Laf aramızda sakin bir günde minimum bir alış veriş için markete gittiğimde tek başına rafta duran tuvalet kâğıdını gördüm ve birden alıp sarıldım ve kasaya doğru ilerledim. Dün aldığım 500 gr. Tereyağ 29.90dı. Bugün 47.90 olmuş. Makarnalar 7 liraya dayanmış durumda. Sıvı yağlardan bahsetmiyorum bile. Yağları zincirlemişler. Alan almış. Raflar boş. Gençler “Zenginliği seviyoruz, zengin yaşıyoruz bu hayatı” diye zeytinyağ tenekelerine sarılmış özçekim yapıyorlar. Aslında halimizi en acı dille anlatıyorlar. Pandemi bir tarafta dursun artık, mal derdi, can derdinin önüne geçti. Galiba artık can malın yongası oldu.
Hayat bana göre bir futbol maçı gibidir. 90 dakika çok iyi oynarsınız ancak son dakikada bir gol yersiniz ve kaybedersiniz. İkili ilişkilerimizde de böyledir. Son yaptığımızla hatırlanırız hep, iyi ya da kötü. 2021 iyi geçseydi şayet – ki geçmedi pek- yine de iyi hatırlamayacaktık. Sayıyla kahve, şeker, un tuvalet kağıdı aldığımız bir yıl olarak hafızamda kalacak hep.
Ekonomik problemlerle boğuşurken tüketim alışkanlıklarımızda değişti sanırım. Tüketebildiğimiz kadar alıp tüketiyoruz artık. Elektrik, su ve doğalgazı daha dikkatli kullanıyoruz. Hayatımızda her şeyi minimum seviyeye indirdik. İndirdik indirmesine de sokağa çıkıp mikrofonu halka uzattığımızda bu durumdan kimse memnun değil.
Özellikle gençler iyi şartlarda yaşamak istiyorlar, iyi şartlarda okumak, alım güçlerinin yüksek olduğu mutlu bir Türkiye’de Haksız da değiller. Hangimiz bunu istemiyoruz ki. Gençlerle olan sohbetimde sorduğum kilit soru! Yurt dışına gitmek istiyor musunuz? Cevap net, evet! Bu durumu sadece beyin göçü olarak tanımlamıyorlar üstelik, kalp göçü de diyorlar. Kırgınlar çünkü. Ülkemizin önemli üniversitelerinde okuyup umutlarının olmaması, yaşam standartlarının düşük olması zorunlu kılıyor onları böyle düşünmeye…
Gelelim gözbebeğimize radyomuza… Radyo Ege’de hafta içi her sabah 8 dediğinde ben aslında tüm bu yazdıklarımı konuştum, paylaştım, yorumladım. Tabi yine diyorum ki “Laf olsun diye konuşmuyorum, konuşuyorum laf oluyor” Gelen mesajlarla birçok kişinin sesi oldum. Olmaya da devam ediyoruz. Tabi tüm bu keşmekeşlikte iyileşmeye de ihtiyacımız olduğunu biliyorum. Bunu da müzikle en iyi şekilde yapmaya devam ediyoruz. Türk popunun en iyilerini sizlerle paylaşarak kalbinize okunup biraz olsun iyileşmeye çalışıyoruz.
Bu ay en iyiler arasında Ajda albümüyle Ajda Pekkan var. 2021’in en güzel sürprizlerinden… Edis, Melek Mosso, Sefo, Reynmen, Ege Balkız, Atiye, Gülçin Ergül en iyilere eşlik edenlerden. Gülçin Ergül demişken, geçtiğimiz günlerde geçirmiş olduğu trafik kazası ile kendisi yaralandı ancak sevgilisini maalesef kaybetti. Hepimiz çok üzüldük. Yeni şarkısı bangır bangır radyolarda çalarken ve hepimize iyi gelmişken bu haberle kalbimiz acıdı.
Klasik olacak belki ama hayat bir anlık ve sahip olduklarımızın değerini bilelim. Hayatımızdakileri sevelim ve sımsıkı sarılalım. Seni Seviyorum demekten eksilmeyelim. Son yıllarda çok demediğimiz, belki de hiç demediğimiz bir söz. İnanın hepimize iyi gelecek. Hırslardan uzak, olduğumuz gibi, samimi ve içten…
Her sabah 8 de her ne kadar özellikle yılın bu zamanında yaz saati uygulaması yüzünden günaydın derken karanlıkta garipsesem de, tüm pozitif yaşam anlayışıyla radyonuzda olmaya devam ediyorum. Belki arabanızın arka koltuğunda, belki iş yerinde yemek masanızda ya da yanınızda en iyi arkadaşınız…
Arada sizi de şarkılarıma eşlik etmeye bir günaydın demeye bekliyorum. Garanti ediyorum iyi gelecek. Ege gibi kalmaya devam edin. Sıcak, samimi ve enerjik…