Takvimler 6 Şubat 2023 Pazartesi gününü gösteriyordu. Sabaha karşı saat 04.17’de Türkiye bir kez daha felaket haberi ile sarsıldı...
Oluşan felaket tarihimizin şu ana kadar görülmüş ve yaşanmış olan acıların en büyüğüydü maalesef... 11 ilimiz ve 1 ilçemiz neredeyse yok olma derecesine geldi. Yüz binlerce ailenin ocağı söndü.
Eğitim şart!
Çok şey yazmak istiyorum, bazen çok öfkeleniyorum. Bir an geliyor, hiçbir şey yazmak, konuşmak istemiyorum. Değişik bir ruh halindeyim. Karmakarışık duygular yaşıyorum hepimiz gibi. Bazen mantığımı kaybediyorum söylemek istediklerimi anlatmakta zorlanıyorum. Küçükken büyüklerimiz bize geçmiş büyük olayları, yaşadıklarını anlatırlardı, hikayelerini dinlerdik. Ne yazık ki biz de gelecekte bizden sonrakilere bu büyük felaketi anlatacağız. Şehirlerimizin yok oluşunu, insanların öykülerinin yarım kaldığını, binlerce insanımızın kaybettiğimizi… Kaderimizi! Bir türlü değişmeyen zihniyetlerden dolayı bu insanları kaybettiğimizi anlatacağız. Deprem bilinci, eğitimi şart… Deprem ülkesinde yaşıyoruz. Tarihimizde bir sürü örnek var yaşadığımız bu felaketle alakalı ama hala bir bilincimiz yok.
Yarım kaldık…
Hayatta kalanlar hep yarım olacak. Belki bazıları keşke benim de hikayem bu depremle son bulsaydı diyor. Geçen gün Hatay’da doğmuş, büyümüş bir arkadaşımla konuştum. “Yeniden şehri kurduğunuzda ne olacak, biz nasıl gideceğiz, nasıl o toprakların üstünde yürüyeceğiz, oturup birlikte yemek yiyeceğiz?” dedi. Haksız değil. Kime dokunsanız birini kaybetmiş. Büyüdükleri sokaklar, biriktirdikleri anılar, yaşadıkları hayat enkaz altında kaldı. Belki her sokağın, her çarşının bir anısı vardı onların yüreklerinde.
İçimiz yanıyor…
Deprem sadece ülkemizin bir bölgesini değil tüm ülkemizi yaktı. Tabii ki ateş düştüğü yeri yakar, hiçbir zaman oradakiler gibi o acıyı hissedemeyeceğiz ama hepimiz bu enkazın altında kaldık. Uyuyamadık, uyumaya çalışırken sıcak yatağımızda yatmaktan utandık. Yemek yemekten, su içmekten utandık. Bir anda hepimiz hayatı sorgulamaya başladık. Hayatımızda neyi erteliyoruz? Neleri kafamıza takıyoruz? Taktıklarımızın dert olmadığını, hiçbir şeyin sevdiklerimizden ve bizden daha önemli olmadığını… Hepimiz eminim ki bunları düşündük ve sorguladık.
İstifa mı? O ne demek?
Bir deprem yaşadık diyemiyorum bir facia yaşandı gözlerimizin önünde hiçbir zaman unutamayacağımız. Geçtiğimiz akşam bir bilim insanı Prof. Dr. Güney Özcebe, ‘Kaybettiğimiz binlerce insan, sorsalar biz neden öldük? diye ne cevap vericez’ dedi. Haklıydı. Evet, yaşadığımız bir doğa olayı ama felaket haline getiren maalesef insan. Müteahhitler, yanlış duruma göz yuman yetkililer, yapı denetim uzmanları, bunları takip etmeyen insanlar, bizler… Bunları çoğaltabiliriz. Sonuç; binlerce insanımızı kaybettik. Yaşlısı, genci, bebeği, kadını, erkeği… Çok daha ilginç olan bir şey var ki dikkatimi çeken, bir kişi de çıkıp sorumluluk almadı, istifa etmedi. Ben en azından bir kişi bekliyordum. Neredeyse nalbur bile gözaltına alınacaktı vida sattı diye. Ama sorumlu olan bir kişi bile istifa etmedi. Sormak benim görevim mesleğim gereği, cevap vermemek tercih meselesi…
Peki ya fırsatçılar…
Bir de fırsatçılar var. Bu da bambaşka bir problem… İnsanlık tarihinde, insanın olduğu her yerde iyilik olduğu kadar kötülük de olmuştur, olacaktır da. Ancak insanın böyle bir felakette fırsatçılık yapmasını kabullenemiyorum. Pek çok ilde kira fiyatları arttı. Hatta sadece kira fiyatları değil, depremin olduğu çevre illerde marketlerde bile fiyatlar artmış. Şimdi ben bunu anlayamıyorum bir yandan tüm Türkiye birlik olmuş yardımlar toplanıyor, her şey gönderiliyor deprem bölgesine, diğer tarafta böyle şeyler oluyor. Yokluk içinde olan yokluğunu bile paylaşmaya çalışırken, varlık içinde olan nasıl daha fazla alırım derdinde… Ev kiraları zaten çok artmıştı. Ev sahipleri ile kiracılar karşı karşıya gelmişti. Daha ne kadar artacak mesela? Bu nasıl bir vicdansızlıktır? İlla ki aralarında vicdanlı olanlar vardır -sözüm meclisten dışarı- genele baktığımızda maalesef böyle. Bence yetkililer acilen bu konuyla da ilgilenmeli.
Teşekkürler…
Diğer tarafta yürekli insanlar, yerin altını bildikleri için enkazın içine tüneller açarak giren madenciler. Hepsine minnettarız. Ayrıca sağlıkçılar, canla başla herkes bölgede çalıştı. Gençler! ‘sizden bir şey olmaz’ denilen gençler… Öyle güzel organize oldular ki… Uyumadan her yerde onları gördüm. Yapılan yardımları kolilerken, sağa sola koştururken, en önemlisi de sosyal medyada organize olurken. Hepsini yürekten alkışlıyorum.
Yeniden doğacağız…
Bu ay maalesef radyomuzda yaşadığımız bu felaketten dolayı tadımız yok. En son güzel bir haftaya başlamak üzere “Hoşça kalın” demiştim. Ancak haftaya büyük felaketle başladık. Bir tarafta insani tepkilerimiz, diğer tarafta mesleğimizin sorumluluğuyla yayıncılığımız… 21 yıllık yayıncılık hayatımın en zor yayınlarını yapmış oldum. Bir daha böyle felaketler yaşamamak için dua ediyorum. Kaybettiğimiz tüm vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Bu millet küllerinden yeniden doğdu, yeniden doğacağız, yeniden ayağa kalkacağız…